Kaptanım çok, bayrağım tek
Bir Ankara’mız vardı
Suyu yok, tepeleri bozkır
Çift atlı arabalar ağır vasıta,
Faytonlar lüks
Nerelerden, neresine,
Kilim yıkamaya giderdik,
Eşeklerle Bent deresine.
Seçimler vardı çift dereceli
Hasta derecesi değil : Basamak, aşama,
rütbe, mertebeli, mutfağından usta
kalın ense, şiş göbek mebuslar,
seçilirdi tam liste.
İstiklâl Mahkemeleri vardı bıçak gibi kesen
Kel Ali, Kılıç Ali, Necip Ali,
Devlet içinde Âli
Şapkaya muhalefetten, Müderris Akif’i asan.
Günümüzde Yorumcu çok, yorumunu siz yapın
Yeni nesil bilmez belki,
Şapka Devriminden önce,
(“Batı taklitçiliği – Şapka” kitabını yazan)
Bir Mustafa Kemalim vardı
Sırtında kaputuyla, başında bir boz kalpak
Ankaralılar ‘Konguru Paşa’sı* diyordu
Kurulurken od, ocak.
Bir Atatürk’ümüz vardı
Onunla çığır, onunla çağ açtığımız
Vatanla paylaşırken,
Bizimle doğan,
On beş yaşında kaybettiğimiz,
Bir Atatürk’ümüz vardı.
Ey gencecik nesiller
O gitti erk değişti
Milli Şeflik davası
Uzlaşmasız miras kavgası,
Kaptanım çok, bayrağım tek,
Batıdan doğuya dönük gemimizin pruvası.
Gelincikler açıyor bu ülkede
Seksen bir il,
Kırk bin köyde,
Maraş da, Afyon da, Çanakkale’de.
En güzel gelincikler bu bölgede.
* Ankaralı halk ‘Kongre’yi Konguru
olarak söylüyordu.