KALPLERİNİZDE NEFRETE YER VERMEYİN
Nefret, insanoğlunun vicdan yoksunluğuna sürüklenmesine ve kalplerin
taşlaşmasına sebep olarak gösterilmektedir.
En ufak bir kıvılcımdan nem kapmak için fırsat kollayan bir toplum
içerisinde yer aldığımız aşikar.
Nefret adı verilen kalpleri karartan bu duygunun, insanlığa hiçbir fayda
sağlamayacağını düşünmek için bir dakika bile ayırmıyoruz.
İçimizde barındırdığımız kötülüklerin başlangıcı olarak görülen
vicdanları ellerden alan bu duygunun bertaraf edilmesi için atılması
gereken adımları atmayı, insanoğlu kendisine bir ödev edinmelidir.
Nasıl bir öğrenci dersleri konusunda yapması icap edenin fazlasını
yapmak için çaba gösteriyor, aynı çabanın nefret ateşinin yanmaması
açısından da gösterilmesi gerekmektedir.
Bir çok kimsenin kelime olarak küçük;fakat etrafına verdiği zararların
telafisiz olduğu nefret adı verilen duygunun saçmakta olduğu zehirden
kurtulması, nerede ise imkansız bir hal almaktadır.
Aslında imkansız diye bir şeyin olmadığı, arkasına saklanmakla vakit
öldürenler tarafından bilinen bir gerçektir.
Fakat karanlığa girmek için fırsat kollayan herkes, bahsettiğim gerçeğe
göz kapamakla vaktini harcayarak ömür geçirmektedir.
İnsan hayatındaki yoksunlukları kalplerde taşınmaz bir yük şekline
getiren bu duygu olduğu, herkes tarafından bilinmektedir.
Nasıl mikropların salgın hastalıklara sebep olduğu anlatılıyor;
nefretin de insan kalbine nüfuz eden, öldürülmesi zaman alan bir mikrop
olduğu anlatılmalıdır.
Neden zaman aldığına gelince insanoğlu bitirmek istediği bir şeyi
eninde sonunda bitirir ;yeter ki hayatından onu atmak istesin, biraz
vakit alsa da onun sona ermesi için çaba göstermekten kaçmaz.
Nefretin bunların başında gelen en büyük mikrop olduğundan karşımızda
yer alan kimselere emin bir şekilde bahsedebiliriz.
Dostlar arasına ekilen nifak tohumları da nefretin dünyamıza girmesi
ile filizlenerek düşmanlıklara dönüşmesinde büyük paya sahip olmuştur.
Bahsi geçen durumda yine kıskançlıklarla kalplerini dolduran insanlar
vasıtası ile hayatımızın başköşesinde yer bulmuştur.
Nefretin kalp kapılarından içeriye girmesine müsaade ettiğimiz anda,
gerçek kimliğimizi kaybettiğimiz de göz ardı edilmemesi lazım gelen
önemli bir gerçektir.
İnsanoğlu kaybetmiş olduğu her şeyini kazanabilir; lakin kimlik
denilince orada durup düşünmek en doğru olanıdır.
Maddiyat kazanılır, unutulmaması lazım gelen en önemli şey :Kimliğimizi
kaybedersek bir ömür kazanmamız imkansızdır.
Hayallerin yıkılmasında, yüreklerin yangın yerine dönmesinde
benliğimizi teslim etmekten çekinmediğimiz nefretin rolü büyüktür.
Bilinmesi icap eden bir diğer şey: nefret ateşinin insan içini yakıp
kavuran bir volkan olduğudur.
Bahsetmekte olduğum volkanın patladığı anda etrafında yer alan bütün
güzelliklerden insan yaşamını mahrum bırakacağı, hiçbir zaman
unutulmamalıdır.
Nefretin hayatımızın inşa edilmesinde büyük pay sahibi olan sevgi
çiçeklerini kurutmasına müsaade edilmemelidir.
Eğer içimize sözünü ettiğim ateşin düşmesine engel olmazsak dünyamızı
nefes alamayacağımız bir duruma kendi ellerimizle sokmuş olacağımız
göz ardı edilmemelidir.
Hiçbir şekilde içerisinde yaşamakta olduğumuz dünya, yüreklerinde
nefret duygusunu barındıran insan müsveddelerinin ellerine teslim
edilmemelidir.
Bizler bunu görmezden gelmeye devam ettiğimiz takdirde, insanlar
kalplerini kavuran nefret ateşi ile her daim dünyanın yaşanmaz bir hal
alabilmesi için yol almaya devam edecektir.
Bunun olmaması için de yapılması gereken tek bir şey var: Nefretin
hayatımıza bir mikrop misali nüfuz etmesine izin verilmemelidir.
Kalpleri körleştiren insanların, vicdanlarını elinden alan bu duygu
etrafına saçmakta olduğu kötülüklerle beraber sonsuzluğa gömülmelidir.
Kalplerinizde Nefrete Yer Vermeyin
nefret, insanoğlunun vicdan yoksunluğuna sürüklenmesine ve kalplerin taşlaşmasına sebep olarak gösterilmektedir.