Kalıplar Türkiyesi

Konuşuyoruz, yazıyoruz; karşılığında onaylanıp övgüler alıp rahatlıyoruz.

yazı resim

Konuşuyoruz, yazıyoruz; karşılığında onaylanıp övgüler alıp rahatlıyoruz. Peki sonra ne yapıyoruz. Koca bir hiç. Diyeceksiniz ki \'eee sen de yazıyorsun\'. Evet ben de tüm insanların doğasında olan ego tatmini isteği içerisinde yazıyorum bu yazıyı.

İnsan, gerçekte neyi neden yptığını kendine itiraf edebildiği, kendi ile duvara çarparcasına yüzleşebildiği zaman daha bir ete, kemiğe bürünüp daha havada kalmayan konuşmalar yapabilir ve yazılar çıkarabilir.

Örneğin, şu sıralar; gerçi gelmiş geçmiş tüm zamanlarda üzerinde fikir yürütmekten hoşlanılan ülkemiz ve insanlarımız mevzusu var ki müthiş doyurucudur egolar için. Konuştukça herşey hallolmuş daha da kötüsü bu hususta biz de bir şeyler yapmışız, bir faydamız olmuş gibi rahat hissederiz kendimizi.

Toplum yozlaşmış, zengin magandalar heryeri istila etmiş, AKP kadrolaşıyormuş, gençlik markalaşmış, ama arz-talep meselesiymiş, isteniyormuş da o yüzden sunuluyormuş. Evet bunların hepsini zaten biliyoruz, fakat bu konuları her tartıştığımızda sanki yeni bir şeylermiş gibi coşuyor, onaylıyor ve tüm heyecanımızla alkış tutuyoruz. Peki sonra???

Sonrasını sanırım öncesi belirliyor. Yani bunları temcit pilavı gibi tartışıp, onaylatıp durmaktansa harekete geçebilmeyi, neler yapabilirizi bulmak istiyorum ve sizi çözüme davet ediyorum, çözümlerimizi paylaşmak, bir adım sonrasını da atmak için yeterince enerjimiz olduğuna eminim.

Çünkü bu güne kadar tartışıp, onaylayarak yeterince dinlendik gibi geliyor. Kısır çevrelerin üzerimizde bıraktığı nefret nağralarını bir yana bırakarak, toplumun geri kalanını göz önüne alarak birşeylere başlamakta fayda var sanırım. Örnekleri de yok değil aslında. Çoğu SSK hastanelerinde görev alan Mavi Melekler (gönüllü çalışıyorlar), Eğitim Gönüllülerinin yaptıkları vs.. Biz bu şekilde çoğalmalıyız işte, ayıpladıklarımızın olmaması için, bizden sonrakiler için.

Başa Dön