gel artık semam
ay karanlık ve yanıyor cıgaram gibi içim
nefesimi kesiyor cıgaranın dumanı
ay karanlık geceyi örter gibi
zulamda mavzerim gün olur
ya vurur beni yüreğim en derinden
ya vurur kör bir kurşun can evimden
pusu atmış sivasa hain
yollar karanlık saklanmaya ararım küçük bir in
ay karanlık ve kesiyor soğuk elimi ayağımı
mavzerim benle
dayanıyor soğuk geceye
gün ışımaz bugün gece uzun
gece hain
saklanacak yok ki bir sebep
gideceğim yer maphusun bittiği yer
kalbin özgürlüğü
bedenin hasreti
yol uzun yol karlı
keser ayakları buz her taraf hain dolu
uzaktan ulur kurt gel buraya yol burda
ne kaldı ki sivas denen özlenen yurda
saklar sinesinde bir kalbi
saklar beni çekmek için pusuya
gel istiyorsan semanı gel ki ölümün sıcaklığını hisset
yer yarılsa yol bulsam alttan alttan
görmeden ay beni saklansam geceye
varabilsem hasretin sonuna
bilmem unutmuş mu yoksa yoldamı gözlerin
sana her adımda seni daha çok özlerim
mavrerim titrek mavzerim temkinli
hadi benim derdim sensin onunki ne ki
doğrulur hedefe patlar gecenin dehlizinde
bilinmeze koşar mermi ya bir düşman ya sensin karşımda
tutamam yakalamak ne mümkün
kurşun bu bırak vursun hain varsa can evinden
yol uzun zahiride kısalmaz sen varken
saat gece yarısı semam kalkma sen daha çok erken
uzaktan uzaktan ışıklar yanıyor
geceyi bölüyor aya inat
nereye gitsem nasıl bulsam seni
ateş böcekleri gibi ışıl ışıl şehrin her yeri
hangi yorgan sarar hangi kollar ısıtır yüreğini
bir bilsem yerini yırtar gelirdim geceyi
alsam kaçsam dağlara dördümüz kalsak
sen ben mavzerim vecanımın yoldası cıgaram
sen yokken dumanı yol oldu sivasa
sen yokken onunla silindi her tasa
uyanma sakın bitmesin sana olan hasretim
olurda uyanır beni görürsen acep o zaman ne ederim
uzaktan çatırtılar geliyor semam az dur ne olur
sana gelirken siper bulamadım açık her yer
ecel gelirse eliyle koymuş gibi bulur
bir ses bu ne dir ki
düşer mavzer düşer geceye yer kan olur
ayaklarda ince bir sızı göğsümde bir uğultu
kadınım demek isterim dil lal olur
bakarım ne adım atacak hal kalmış bende
nede can bedende
geriden gelmiş pusu bilemedim
yerde bedene kana bulanmış eller kıpkırmızı
sana gelirken unutmuşum bakmaya geri
nerden bilirdim kahpe kurşunun arkadan geleceğini
Kahpe Kurşun
yol uzun zahiride kısalmaz sen varken saat gece yarısı semam kalkma sen daha çok erken