Beti benzi atmış umutlar içinde kala kalmış çocuklar..
Umuda beş kala alnından vurulan çocuklar..
Aşkın kara kanatlarına vurulan çocuklar..
Şiirlerim, şarkılarım çalındı gördünüz mü?
..
Terzi Şeref''in oğluyum,
Babam toprağını biçer
Mezar taşını göğsüme diker..
Yüksünmez ki babam, ustadır kendisi!
Yüksük takmadan iğneler gecelerimi,
göğsümü hüznü ile işler..
Ben babamın mirasını har vurup hüzünlendiririm,
dilimde göğsümden aldığım mezar taşı ağıtları
herkesin mutlu olduğu yerde umutlu kalırım
dilim/lerim göğsümü.. haykırırım..
"gülmedi şu kara bahtım!"
Ahh.. şakaklarından kan sızan
hikayesi sızılı, gülüşleri içli çocuklar!..
baba yadigarı bir makasla
hiç kimse anlamasın diyerek
ve yine hiç kimsenin gözlerine kan sıçramasın diyerek
kafiyelerimi buduyorum..
nasıl anlatmasam size;
kendi kabusumla göz göze gelip
olmakla kahrolmak arasında kendimi yoruyorum..
bakışları
aşıkların isimleri kazınan ağaç gövdelerine
kurt düşüren çocuklar..
beni tanıdınız değil mi?
Harun''suz kalmış Musa gibi
şaşkınım ve yalnızım..
ne yapsam derdimi anlatamıyorum..
alıp başını gitmiş kalabalıklar geçiyor içimden
metropoller yıkılıyor üzerime,
ölmek sorun değil de
olmakla kahrolmak arası cinnetler var içimde..
saçları dalgalı, gözleri yangın yeri çocuklar..
Ey Allah''ın delileri!..
ben sizden gayrı bir kalabalığın içinde
açılmış avuçlarımı sayıklıyorum...
yeminler eden bir kızın hüznü
bir gül oluyor da açıyor göğsümü
sizin alnınız kanıyor ben alnımı terletiyorum...
bir çiçekten utanır gibi
bu şiiri ve gövdemi terkediyorum!.. ]