İstanbul

yazı resim

Nasıl geçer İstanbul
Nasıl geçer boğazından
İçinde o kadar aç barındırırken ekmek yüklü gemiler
O gemilere biraz da olsa emek yüklemeyi düşünmedin mi
Hangi vapura binsin ekmek bulamayan emekçi
Karnı açsa nasıl doyursun milleti ekmekçi, emekçi
Lafım yalnız sana değil, alınma
Tependeki yedi gözle bana üzgün üzgün bakma
Benimki kızım sana söylüyorum gelinim sen anla
Varsın sesimi kimse duymasın
Ovalarda artık pamuk bulamayanların kulaklarını dolarlar tıkasın
Hem çiftçinin sesini duymayan benim sesimi nasıl duysun
Sen boş ver sıkma canını söylediklerime
Ama benden de özür dilememi bekleme
Çünkü ben yeterince özürlüyüm
Haksızlığa boyun eğme özürlüyüm
Sen git seni yağmalayanlardan özür bekle
Onlar benden de özürlüdür merak etme
Hem kördürler, hem sağır
Onların özürleri benden de ağır
Ben haksızlığa boyun eğme özürlüyüm, onlar haksızlığı görme özürlü
Bu özürleri bir o kadar da sağırlıkla süslü
Beni mazur da görme, istemez
Biraz gözlerin mağdurları görsün yeter
Merak etme, onlar senden çok şey istemez
Zira senin halin onlardan da beter
Onlar ister sen vermezsin
Kaç bin tane yüzün nasıl kara bilmezsin
Tencerenin dibi nasıl kara görmezsin
Onu bunu geçtim de
Bu gönül yarası nasıl geçer İstanbul diye sorsam
Seninle karşılıklı rakı sofrasına otursam
Mavi gözlerinle bön bön bakarsın ve
Tek kelime bile edemezsin
O yüzden sorulmaya değmezsin
Boş ver nasıl geçerse geçsin
Gemiler senden acılar benden
Elbet bir gün bir gemi de kurtarır beni
Kurtarır beni senden
Kurtarır beni tüm kederimden
Belki de aç karnımı doyurur
Sen bana, bize bir lokma ekmeği bile çok görürken

Başa Dön