Yalnız ve mutsuz bir adam
Yalnız ve umutlu bir kadın
Çağan Irmak imzalı bir film daha.
Yönetmen konuyu aynı mekana olmasa bile aynı semte yaslamış ve bir arka sokaklar profilini gözler önüne sererken bir yandan da bu profili kişileştirip içini dışını seyirci önüne koymuş
Konu sıradan, ben daha önce neden düşünmedim dedirtecek hiçbir detay yok içinde ama beni kalbimden vuracak simgeler boy boy eklenmiş karakterlerin hamuruna ve filmin temasına; Müzik tutkusu, Kitap sevgisi, Beyoğlu, Tünel, Sahaflar, İstanbul..
Aslında film birazda her gün rastlayacağımız tipte bir adama otopsi yapmışız hissi uyandırdı bende. Adamın çok sıradan ve normal görüntüsünün altında yatan zayıflıkları ve bozuklukları görüyor, biraz geçmişini deşip aslında utangaç fakat öfkeli bu saldırgan arkadaşla tanışıyoruz. Adına “Sevgi” dediği fakat aslında ısrarla ve belki de zorla hayatına dahil ettiği kadına karşı olan umursamazlığı ve bencilliği seyrediyoruz hep birlikte filmin her sahnesinde.
Final hariç..
Finale gelene kadar "acaba gerçek Çağan Irmak neresinden çıkacak bu filmin?" diye düşündüm. Tamam; ipuçlarım vardı ilk sahneden son sahneye kadar, gözleri ve bedenleri kullanmış ifadeleri güçlendirmek için, Geniş mutfaklı mekanlara ev sıcaklığı saklamış. Kısa ve net cümleler sıkıştırmış karakterlerin dudaklarına. Öfke, üzüntü, hırs, mutluluk, zevk, acı yani insanı farkında kılan bir sürü duyguyu serpiştirmiş aralara ama esas Çağan Irmak vuruculuğu son sahnede patlıyor bir bomba gibi ve nihayet Issız Adam isimli bu filmi “seyredilmeli” noktasına taşıyor hızla.
Metin ve alt metinler çok başarılı kurgulanmış, insanı kendinden geçirecek kadar duygusal ama aslında o kadar da sade ki… Sevginin yalınlığı, pişmanlığı ve maalesef tüketilmişliğini o kadar güzel aktarmış ki filmini adadığı seyircilerine; salon tamamen boşalıp kararana kadar oturduğum yerde gözyaşları içerisinde kalakaldım.
Düşündüren, insanı kendine dahil eden bu samimi film için teşekkürler Çağan Irmak.