İSKENDERUN’DA SOSYAL AKTİVİTELER
Kültüre sanata, okumaya yazmaya bu kadar çok önem veren, ancak kültürel aktivitelerin de az olduğu kentlerden biriydi İskenderun. Bu saptamalarım mübalağlı gelebilir. Ancak Türkiye coğrafyasını hemen hemen bilen ve bu tür sosyal etkinlikleri takip eden birisi olarak bir savımı masaya bırakıyorum. Son onbeş yılda kültür sanat adına önemli bir adım atılmadı
İskenderun’da. Kültür sanat olarak, festivallerde bir kaç popüler sanatçının konseri yeterli görüldü.. Yerel seçimler sonrası kültür de sanatta gözle görülen bir canlanma bir hareketlenme ortaya çıktı. Tiyatrolar, ses sanatçıları, yazarlar akın ediyor İskenderun ve bölgeye. Yazar Cezmi Ersöz, 18 Mayıs 2009 Pazartesi günü öğleden önce Sarımazı’da bulunan Meslek Yüksek Okulu’nda yapılan Kermes de öğrencilerle, öğleden sonra da Ferda kitabevinde okurlarla söyleşi yaptı, kitaplarını imzaladı. Okuyucularınca oldukça ilgi gören yazar, İskenderun’dan çok memnun ayrıldı.
Edip Akbayram, Karağaç'ta en güzel şarkılarını sevenlerine okudu.
19 Mayıs Salı günü Üniversite öğrencıleri Anıt Alanı’nda söyledikleri şarkı ve türkülerle hoşça vakit geçirilmesini sağladılar. Halkın yakın ilgi gösterdiği geleneksel şenlik oldukça canlı geçti. Ülkenin her köşesinde moda olan Karadeniz’in çok hareketli ve kuralsız oyunu “Kolbastı/Hoptek” oyunu İskenderun’da öğrenciler tarafından defalarca söylendi ve oynandı.
Turgut Özakman’ın aynı adlı romanından uyarlanan Samsun Sanat tiyatrosu tarafından sahnelenen “Diriliş” adlı tiyatro oyunu, İskenderun ADD’ nin katkısıyla 23 Mayıs Pazar günü seyircilerle aynı gün iki kez buluştu. Katılım oldukça yüksekti ve coşkulu bir izleyici kitlesi vardı. 22 Mayıs 2009 Pazar günü akşamı Belen’de tek kişilik müthiş güzel bir oyun izledim. Oyun Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı’nda, Ayşe Keklikçi ve Oyuncu’nun yaratıcı gücüyle düzenlenmiş, Kervansaray’ın bir köşesinde çok hoş ve naif bir sahnede oynandı. Oyunun adı; “ Evveli aşk ahiri aşk- vesselâm- Avcı Kekliği” Taa.. İstanbullar’dan, 35 yıl sonra Belen’e doğduğu topraklara, borcunu ödemek için gelen, tiyatro oyuncusu Mehmet Beyazıt seyircileri adeta oyunculuğuyla büyüledi. Çok keyifli bir oyun sundu seyircilere. Bundan sonra Belen’de memleketine hizmet verecek olan usta oyuncu Mehmet Beyazıt’ı tanımak ve oyununu seyretmek çok güzeldi. Sanatın ve sanatçının ihmal edildiği günümüzde böyle bir sanatçının Belen’e gelmesi ve orada sanatını icra edecek olması bölge için gerçekten bir şanstır.
Bir akşam tesadüfen tiyatro oyuncusu Abdullah Şahin rastladım bir lokantada. İskenderun’a tiyatro oynamak istediğini söyledi. Birkaç saat sohbet ettik. Sanatın edebiyatın hayatın dışına nasıl çıkarıldığını konuştuk. Abdullah Şahin Halk Tiyatrosu “Üvey Karım” adlı oyunu, 25 Mayıs 2009 tarihinde Belediye Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşturdu. Büyükdoğu Tiyatrosu, sanatçı Feridun Akın’ın yönettiği “Ateşi ve İhaneti Gördük” isimli oyunu 12 Haziran Cuma günü Belediye Kültür Merkezi’nde sahneleyecek..
5 - 9 Temmuz 2009 tarihlerinde yapılacak Uluslararası Turizm ve Kültür Festivali geçmiş yıllara göre daha görkemli, daha bir çoşkulu, sanatsal ve kültürel boyutunun zengin olacağı kanısındayız.
Şehir merkezinde dolaşırken söyleşilerin, konferansların, seminerlerin duyurularına çok miktarda rastlıyoruz. Bir kıpırdanma bir silkiniş bir canlanma var. Sevindirici gelişmeler bunlar.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, harap olan Almanya tiyatro sayesinde gelişme sürecine girmiş ve öncelikle her kente tiyatro binaları yapılmıştır. İskenderun’da pek çok tiyatro çalışmaları vardır. Fakat bunlar diğer kültürel faaliyetler gibi yeterli destekten mahrumdur.
İskenderun; demokrafik, iklimsel ve coğrafi konumuyla kültüre sanata her zamankinden daha çok yakındır. Oluşacak bu yeni haliyle İskenderun, çevresindeki kentleri ve beldeleri de etkileyeceği aşikardır. Eğitim sadece okulda verilmez. İnsan yaşadığı her an eğitimin içinde yer almaktadır. Bunun yolu da kültürel ve sanatsal etkinliklerle gerçekleşmektedir. Bu çabaya her türlü katkıyı veren, destek olan kişi ve kurum ölümsüzlüğe kulaç atmaktadır.
Ali Yüce’nin, ki kendisi Antakyalı’dır. Güzel bir şiirini yürek tadıyla okuyalım.
TUTKAL
Bir sabah uyandım baktım
Düşüm yastığıma yapışık
Şiir yazarken ölmüşüm
Dilime yapışık sözcükler
Çığlığım tavana yapışık
Eğilip baktım pencereden
Rüzgâr damlara yapışık
Gözlerime yapışık Antakya
Ölü götürüyor üç-beş kişi
Ayakları yola yapışık
Kime küsmüş nar ağacı
Çiçeklerini yere atar
Cellât üşür gölgesinde
Tere batmış darağacı
Ayakları köze yapışık
Sen nasıl baharsın böyle
Bütün kuşların tek kanatlı
Korkuları tüylerine yapışık
Ağaçların çiçek açmış
Acıları dallarına yapışık
Sen ne biçim uygarlıksın
Parmağın tetiğe yapışık
Özgürlük beslersin kafeste
Kadınların çiçek açmış
Sıcaklığı vitrinlere yapışık
Bir sabah uyandım baktım
Çürük bulutların altında
Takla atıyor kirli sular
Işığa sövüyor üç-beş kişi
Kimlikleri yüzlerine yapışık