İhtiras ve Kara Propaganda!

Aslında her meslek erbabı gibi politikacılar da iyi niyetle başlangıç yaparlar. Politik arenada zaman, iyi niyeti törpüleme aracı olarak bir müddet sonra kazanma veya kazanılan noktada kazanımı koruma ve sürdürme arzusu, iyi niyet çarkının dişlilerini kırmaya başlar.

yazı resimYZ

Toptancı bakış açısıyla bütün politikacılar kötü niyetlidir demek pek doğru değil. Zira sayıları az da olsa aralarında iyi niyetli olanlar da var.
Aslında her meslek erbabı gibi politikacılar da iyi niyetle başlangıç yaparlar. Politik arenada zaman, iyi niyeti törpüleme aracı olarak bir müddet sonra kazanma veya kazanılan noktada kazanımı koruma ve sürdürme arzusu, iyi niyet çarkının dişlilerini kırmaya başlar.
İyi niyetle başlanılan süreç, zamanla kara propagandanın esiri hâline dönüşür. Politika sözcüğünün eski Yunancadan geldiğini ve çok yalan anlamında olduğunu daha önce de yazmıştım.
***
İnsan yaşamında kısa süre içinde kendi yalanlarına inananların çoğunluğu teşkil ettiği meslek yine politikadır. Politika yerine Arapça kökenli siyaset de deseniz, yalan deryasındaki büyük dalgaları dinginleştiremezsiniz.
Küçük yalan, istisnasız her insanın fıtratında var. Hiç yalan söylemem diyen kişi, bu sözü söyleyerek yalan söylüyor bir defa
Büyük yalan ise politikacının ruhuna sinmiştir bir kere; iflâhı ve ıslâhı gayr-i kabili mümkündür
***
Mesele sadece yalanla sınırlı değil. Özellikle muhterislerin başvurduğu kara propaganda, gerçeklerin üstünü örtmek ve tozpembe yalanlarla toplum kesimleri üstünde (özellikle cahil kesimler üstünde) hâkimiyet kurma aracıdır.
İslâm tarihinde, kara propagandayı ilk defa Muaviye bin Ebusufyan devreye sokmuştur.
Ancak en büyük kara propagandayı Hitler, propagandadan sorumlu bakan atayarak, Joseph Goebbels vasıtasıyla yapmıştır. İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu yıkımda, Hitler kadar Goebbelsin de sorumluluğu vardır.
***
Yakın tarihte, Iraka saldırmak için Saddamın kimyasal silahı var yalanıyla başta Amerikan halkı olmak üzere birçok Batılı devletleri kandıran George W. Bush gibi bir gerçek idiot bile kara propagandanın cazibesine sığınmıştır.
***
Çağımızda, küçüklü büyüklü her diktatörün başvurduğu en önemli yöntemdir kara propaganda
Özellikle cahil halk kesimlerini hedefe oturtan diktatörler, akla hayâle sığmayan yalanlarla ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Tarihten ders alan herkes gibi, onlar da yanlarında bir propaganda elemanı istihdam ediyor, Goebbels kadar olmasa da, belki biraz farklı ama özde Goebbelsvari yalanlarla halkı kandırmayı hedefliyorlar.
***
Onun içindir ki, halkı aydınlatmaya çalışan aydınları ve bağımsızlığını korumaya çalışan medya organlarını susturmak için her türlü çabayı harcıyorlar. Onların en büyük düşmanları özgürlükçü medya ve kolay kolay susmayan aydınlardır.
Kendilerine teslim bayrağı çekmiş medya organlarıyla ve sözde aydınlarla gerçek aydınları hedef tahtasına oturtup kara propagandayla halkın gözünde küçük düşürmeye çalışıyorlar. Açıkça söylersek: Bir besleme medya eliyle halkı kandırmak için her türlü yalana başvuruyor, teslimiyetçi aydın kisvesindeki yaratıklar ile üste çıkmaya çalışıyorlar ve de aslında bu yolla başarılı da oluyorlar
***
Bendeniz, bazen Doğu-Batı mukayesesi yapınca bazı dostlar rahatsız oluyor. Batılı halklar, iki büyük savaşta yaklaşık altmış beş milyon insan kaybından sonra kendi kaderlerini belirlemeyi ve demokrasi ile yönetilerek adaletin ve eşitliğin bihakkın tesisini başardılar.
Kederi de, tasayı da, kıvancı ve sevinci de ortaklaşa paylaşabilen devletler kurdular. Kurdukları birlik ile sadece kendi kaderleri üzerinde değil, dünyanın dört bir yanındaki devletlerin veya halkların üzerinde de etkili olabiliyorlar.
***
Bizim de bu birlik içinde olma çabamız; son on yıl arzında gittikçe birlikten uzaklaşma ve kaderimizi tek kişinin iki dudağının arasına hapsetme çabasına yenik düştü
Her totaliter rejimin duçar olduğu yalnızlaşma ve kaybetme hastalığına mahkûm olduk
Bugün, şu son ekonomik yıkım hengâmesinde bile hâlâ kara propagandaya sığınıp ülkemizin güllük gülistanlık içinde olduğunu pompalıyoruz. Hiç bu da bizim günahımızdan kaynaklandı diyen yok!
Uyarı görevini yapmak isteyen sivil toplum kuruluşunu azarlıyor, bizimle mücadele edemezsiniz diye tehdit ediyoruz.
Ve tabiî ki;
Koskoca ülkeyi ve seksen beş milyonu enaniyetimize kurban ediyoruz

Başa Dön