Hükümet etmenin dayanılmaz ağırlığı
İktidar partisine: Ah şimdi muhalefet olmak vardı! dedirten günler yaşıyoruz.
Hükümet olmanın sorumluluğu ile kaçınılmaz olan bir tezkereyi, bağıra bağıra
meclise sunmak zorunda kaldı, kabine.
İktidar olmak altın tepside sunulmuş bir elma olduğu kadar, böyle beraberinde dehşetli sorumluluklar da getirirdi işte.
Devlet etmek bambaşka bir şeydir.
Gerçekler; çoğunlukla halkın kavrayamayacağı ölçüde muazzam kombinasyonlar örgüsü olarak, yine biz sıradan insanların haberdar olmadığı özel bilgilerin ağı ile sadece iktidarda olanların aidiyetindedirler.
Bu noktada artık idealizm ölmüştür. Yerini rasyonel düşünce almıştır.
Talleyrand ın söylediği gibi, bitmek tükenmek bilmeyen pazarlıklar ve dengeler vardır.
Tribünlere yönelik dayılanmaların anlamı bu noktada yoktur artık.
Hepimizin farkında olduğu üzere olaylar Türkiyenin engel olabileceği bir mecrada gelişmemektedir.
Mevcut dünyanın süper gücü, kendi kurallarını koymuştur.
Kendi düzenini (Pax Americana ) kabul ettirmek için Iraka müdahale etmeyi aklına koymuştur.
Bunca askeri yığınağı yaptıktan sonra, kimse onun geri çekileceğini zannetmemelidir.
Ne yazık ki savaş makinası artık çalışmaya başlamıştır bir kere.
Irakı silahsızlandırmadan ve rejimi değiştirmeden durmayacaktır.
Savaş kötüdür.
Savaşı silah tacirlerinden başka kim ister ki?
Ama bizim sorunumuz savaş isteyip istememiz değil ki? Devletin sorunu daha başka.
Yurttaki savaş karşıtları kendi açılarından doğrudurlar. Hepsi iyi insanlardır.
Devletin gerçeği ise duygusallığa yer vermeyecek şekilde katıdır. Çünkü Amerika olası harekat sırasında Kuzeyden de cephe açmak için Türkiyeden açık destek istemektedir.
Bu desteğe öylesine gereksinimi vardır ki, bunu sağlamak için bize şiddetli baskı uygulamaktadır. Kendisine istediği verilmediği takdirde olabilecekleri iktidar partisi yöneticilerine Teksaslı üslubu ile açıkça söylemiş olabileceği zannedilmektedir.
Medyadan izlediğimiz kadarı ile; stratejik bir ortağı kaybetmemiz, 30 yıl öncesinin izole ülkesi durumuna gelmemiz olasıdır. ABD arkamızda olmadan, AB bile bize sırtını dönecektir.
Amerikanın kontrolundaki IMF ve Dünya Bankası para musluklarını kapatacak, ekonomik krizimiz derinleşecektir.
Ekonominin uğrayacağı kayıpların hiç olmazsa bir kısmını sağlayabilecek onca zorlu pazarlıklar boşa gitmiş olacağından, arkasından dövünür durumlara düşülecektir.
Kuzey Iraktaki yeni bir devlet oluşumu, Türk topraklarını doğal genişleme alanı olarak görmeye başlayacaktır. Türkiyenin dışarıda kaldığı bir harekat sonrasında, ayrılıkçı terörün
tekrar hortlaması kuvvetle mümkündür.
Kuzey Irakta Türkiyenin mevcudiyeti olmazsa oradaki Türkmen nüfusun yok olması kaçınılmaz olacaktır. Bölgede Türkiyenin göstermediği güç, fırsat bekleyen İran tarafından doldurulmak istenecektir.
Amerika desteğini kaybetmiş bir devlet, Kuzey Kıbrısdaki pazarlıkta bile zayıf kalıp, zararlı çıkacaktır.
Ne yazık ki durum budur!
Sorumluluk pozisyonunda olmasanız, Amerikaya istediğiniz kadar kızabilirsiniz! Buna ne hakkınız var? diyebilirsiniz.
Hatta Amerikan karşıtı olabilirsiniz.
Ama devleti yönetiyorsanız, o pozisyonun düşünce yapısına sahip olmanız eğer yurdunuzun çıkarlarını her şeyden önde tutuyorsanız; kaçınılmazdır.
İşte bu nedenlerle, tahminimiz yabancı asker bulundurma ve asker gönderme ile ilgili tezkerenin, meclisten geçeceği yönündedir.
Muhalefet partisinin karşı çıkması doğaldır. Böyle olması da gerekmektedir.
İktidar partisinin kendi içinden de, idealist yaklaşan Siyasal İslamcı bir kesimin karşı çıkması beklenebilir.
Bizler ne yazık ki, Batı başkentlerinde yaşayan sorunlu bölgeden uzak, refah toplumunun üyeleri değiliz. Fert olarak savaş durumunda doğrudan etkilenme olasılığımız o insanlara kıyasla kat kat yüksektir. Bu açıdan asıl tepki göstermesi gereken bizler olmalıyız.
Ama ne yazık ki bizim gerçeğimiz farklı.
Devlet olarak ise biz yeterince güçlü olmadığımızdan, Almanya-Fransa ekseninin gösterdiği tavrı gösteremeyiz.
Zaten bazı görüşlere göre; bu devletlerin aslında çok barış yanlısı olduklarından değil de, olayın sonucunda kendilerine bir şey düşmeyeceğini hazmedemediklerinden ve harekat için ABDnin kendilerinden bekleyebileceği askeri desteğin mali yükünü almamak için bahane
olarak böyle bir yola gittiklerini söylemektedirler!
Savaş kötüdür.
Kimse bunun aksini söyleyemez.
Keşke beklenmedik bir şeyler olsa, örneğin Saddam iktidarını bırakıp bir yerlere sığınsa; rejim kitle imha silahlarını bırakıp, BM kararlarına kayıtsız uysa!
Ne iyi olurdu?
C.Özder 26/02/2003