Hiçmasal

Hiçmasal

yazı resim

Hiç masal dinlemeden uykuya daldık
Kase doldu ve boştu
hem ne de pür giz
Yastığım
uç da konma
biz uykudayız
Aktı asal sayıdan bir kıyamet şey
Tanrı ve şeytan; anımsandınız
Ve sır pusulamdaki en avare yön
ki -onu bile bile gizledim benden-
bu söz toprak için geçerli tabii
deniz başka bir masal
başka esaret

Toprak
tarih kadar dar
elleri güz kadar
iri bir katil
bilen bildim diyen değil!
Hiç masal söylemeden
öyle yaşlandık
Zina gerçeğimizdi
gümbür gümbür taşladık sevdiklerimizi
Hiç masal söylemedik ya
öyle faniyiz
-Bu şiirin nakaratı bu-

Uyursan annen gelip hep seni ağlar
dene istersen
Susarsan bu deniz kavmini dağlar
Şimdi masal söylemenin zamanıdır ya
keşke rehberime küfretmeseydim

İmdat!
Tarihim beni boğuyor!
Ordular talanınız mübarek ola!
Katiller; kalan sağlar kahraman!
Buzdan tuğlalarla örülü duvar
hem soğuk
hem güneş doğarsa
belki de erir
Damla ikirciklidir buzun teridir
Tuğralar aynıdır dil bilmeyene
Turalar aynaya tutup yazılır
Ardında hayal meyal noktalı bir gül
Gül belki kan demek belki uyanış
Buz du var !
or du yok !
Git kendin savaş
Ganimet tenler titreşedursun
can yakabilirliğin tanrı vergisi
Hem semî hem basâr hem kelâm gibi;
bir sıfat kan dökmeye yatkınlığımız
Hiç masal dinlemedik
öyle çocuktuk
-Bu şiirin kara tınısı bu-

Pencere önünde ömür törpüsü
Sen küssen de süngü güne saplanıp kalır
Ansızın düştüğün insancıl tuzak
kurtaran sızın orta yerinde
derinde bir şey var onu anımsa
Annen bu talana bil ki üzülür
Hiç masal uydurmadan öyle kocadık

-İşte bu şiirin öte yakası-
Düğmeni ilikle de göğsünü gizle!
Her kadın göğüsleri öpülsün ister
Batan günü maskesiz seyredemezsin
Dövme derinde
kazıyamazsın

Ben değilim
hem deliyim;
saçlarını eldivensiz okşadım çünkü
Küçük kapılarım
kolları kemik
Okçular! Uyursanız küserim!
Minareden atlarım!
Atlarım eğersiz
eğerli sevdalarım
İstanbulsuzum
Hiç masal dağlamadık
öyle bakiriz
-İşte bu şiirin tırnak yarası-
Gece yarısı
duvar eridi
Hep ıslandık ya kuşmamız ondan
Ondan öğür öğür kusmamız kiri
İyi ki kendime tuzak kurmuşum
Bu rakımda düşler ancak böyle boğulur
Bu şehri sevmek için hiçbir sebep yok!
Okçular! Uyursanız kalemiz düşer
Ekmeğin çoğunu erkekler yesin!
Biz onları ölsünler diye besleriz
onlar kanamazsa masal oluruz
Hiç masal gizlemedik
öyle katiliz
-İşte bu şiirin ölüm sancısı-
İzleri pusulada göremedik biz
Adil pusularda çingene nöbeti
Hem bu benim kendime yazık edişim
Hep dağları görür de yürür sanırdık
Onlar
bulut gibi durup dururmuş
Hem gece kuştuk
Hem ökse kurduk
Dumanlı dağlara
biz cilâ çektik
Hep masal dinledik ya öyle çürüdük
-bu şiirin kara yazısı bu-
Ki dudakta heceyim;
enezsin
enenmişsin
bin bir kere denenmişsin
beni yenemezsin ölüm!
Dölüm
dilim
yaprağım
Hiç masal istemeden böyle eğildik
-İşte bu şiirin hava parası-
Sırrı kimselerden öğrenemedik
Kör düğüm
sahibim beni tez satsın
Bu sefer kendimiz öksedekiyiz
İzimiz
kendimizden başka bir şey mi!
Kuzgunun tüyleri gibi karardık kaldık
Soluk öyle kolay alınmıyor ki
En sevdiğim yerim kafa tasımdır
zahmet olmazsa beni yakın siz
Benim çok börtü böcek yakmışlığım var
Hiç masal uydurmadık
öyle üşendik
Daha neler yıkılacak bir bilebilsen
-İşte bu şiirin sahte belgesi -
Bir tane
bir tane
bin tane duvar
Hiç
masal uydurmadık
bu çocuklara
-işte bu şiirin ana teması-

Başa Dön