Acıklı bir şiir açın oradan yanında da bir büyük Sezen alayım…
Çal be kemancı çal!
Duysun her kez bu adam terk edildi.
Siz, yan masadakiler hiç terk edilmiş adam görmediniz mi?
Hani o hayallerinden bir demet yapıp sevgilisine taç yapan daha sonrada burada oturup mutluluk şiirleri yazan adam bendim hatırladınız mı?
Garson! Bakma öyle boşaldı bardağım görmüyor musun?
Doldur bir Orhan Veli daha içip içip sevmelere söveceğim bu gece…
Sakın! O parçayı çalma.
Çalma dedim sana.
Onun kokusu gelir sonra aklıma bir de o koyar bana…
Yalnız içtiğimi kim söylemiş? Asıl eskiden yalnız içermişiz; sevgili ve ben… Şimdi ise yalnızlık, terk ediş, hüzün, hatıralar ve ben.
Hadi! Durmak yok kaldırın kadehlerinizi bu gece ne kadar sevda varsa içeceğiz.
Sonra ne kadar baş başa olan sevgili varsa kızıp, onlar için bir daha içeceğiz
Ayılmak mı?
Bunca sevdayı ne için içtik sanıyorsun sen?
Ayılmamak için içtik.
Sakın! İçinde hatırlar olan kahve getirmesin kimse.
Ayılmayacağım…
Bakma öyle garson.
Doldur bardağımı ya da yorulma sen bırak şuraya şişeyi.
Bekletme sevdiğini git hadi ben bakarım başımın çaresine.
“İçerim aşkımın şerefine!”