Farz et ki pembe sarı olsa gün gece olsa aşk nefrete dönüşse ,senin afallayacağın bu hal senden sonrakiler için içinde yaşadıkları olacak. Onlar için sarı pembenin gece günün nefret aşkın adı olacak .Yadsınmayan bu hal sadece senin uğrunda ağlayabildiğin olmaktan öteye gidemeyecek .
Kaygıların ağır bastığı anlarda sadece oturabilirdi, kıpırdamak onun için imkansızdı. Oturur oturur otururdu. Asla konuşmaz ve ağlayamazdı. Kırık kalbi burulur, kördüğüm olur çözmek imkansızlaşıncaya kadar öylece kalırdı. İmkansızlık oluştuğunda , iyi günlerde ansızın çirkin yüzüyle geri gelmek üzere, derinliklere giderdi. Böylece döngü anımsayamadığı bir zamanda kurulmuştu. Artan baskısı dayanılmaz bir hal almıştı.
Bu sefer farklılık vardı, geri geleceği korkusu ile artık iyi günleri kendinden uzak tutuyordu. Onu yaşamaktansa iyi de olmamayı tercih etmişti. Ama işte her nasıl olduysa yine sadece oturabiliyordu. Yine gelmişti, acı yüreğini dağladı, nasıl olduysa dişlerini ortaya çıkararak gülümsedi kalkabilseydi kendisine bakardı.. Vazgeçtiği iyi günlere yandı. Artık iyi yoktu, bunu yaşayacaktı başka yol bırakmamıştı kendine, bile bile kendi kendini iyice karanlığa hapsetmişti işte. Ağladı, ağlıyordu! bu anların gözyaşları olmazdı ki, kayıpları her şeyle denk olunca..... Umutla sarıldı onlara durmaksızın ağladı, oturdu ağladı.