Hayalet

yazı resimYZ

Başkalarının hayatına dalmak.
Nasıl bir şey bu?Uzaktan seyir etmek. Çok acı veriyor.
Film seyretmediğini biliyorsun. Seyir ettiklerinin, gördüklerinin hepsi gerçek.
Sen yoksun o seyirlikte.
Yoktun, olmayacaksın, teğet geçtin sadece.
Anılarını yoklayıp Neredeydim o zamanlar ? dediğinde, Bambaşka gerçeklerin içinde, yuvarlanıp gidiyordun diye fısıldıyor aklının kalan parçaları.
Teğet geçmek ne zor bazen insanları, mekânları en çok da duyguları. Kabul etmek zor, kaçırılmış gemileri, limanları. Onlar kalıveriyor gönlünün saklı gizli köşesinde.
Halka halka bağlıyor gönül zinciri sana fark ettirmeden usulca.
Kim kimdi? Ne neredeydi?Karışıyor birbirine.
Trakyada ay ışığının altındaki zeytinler, günebakanlar karışıyor, seni kaldırıp yedi tepeli şehre getiren dürtüne.
Yazıyorsun durmadan 19uncu yüzyılda, geceleri Şamdanını yakıp, bir minderin üstünde sabahlayan münevverin hayatını.
O münevver ete kemiğe bürünüyor, Trakyada ay ışığının altında, zeytinliklerin dibinde, günebakanların tarlalarında sana yol gösteriyor, içini ısıtıyor.
Sonra çok uzaklarda bir yerde görüyorsun yanı başında ama sen farkında bile değilsin.
Dünyanın diğer ucunda ayakların yeryüzünün en büyük deryasında ıslanıp, sen rüzgârıkucaklarken...
Zaman mekân değişiyor ve bir vapuru beklerken fark ediyorsun ki çok eski bir bağ bu.
Bozkırdan koparan, dünyanın öbür ucuna yollayan ve ne yazık ki yaşayamayacak bir bağ bu.
Fikrimin ince gülü okşuyor yumuşak sevecen sesi ile, fikrimin ince gülü sonsuza kadar.
Olmayacağın mekânları, suretleri, zamanları karıştır ve orda kal.
Belki de sen öyle güzelsin, hayaletlerin sevgisi bitmez bitirilemez.

Başa Dön