GURBETTEN SILAYA TRABZON
Ana yurdum Trabzon’um yoktur bir eşin
Şimdi burnumda buram buram tütersin
Soldurdun aşklarımı,yıktın ümitlerimi
Yakarsın hasretle yüklü yüreğimi
Boztepe’m yine dimdik mi bakarsın gene
Limanda yük boşaltan gemilere
Maraş Caddesi burda anlatıyorum seni
Gazipaşa yokuşu ne tez unuttun beni
Ganita çırılçıplak mısın öyle denize nazır?
Sen ya Değirmendere yine isyana hazır
İsmim yazılıdır her sokağa,her taşa
Bilirim hep susarsın yorgunsun İskenderpaşa
Atapark dindi mi kanayan yaran?
Var mı beni Fatih’te dostlardan soran?
Ya sen Moloz,acaba öyle bet kokar mısın?
Erdoğdu,Trabzon’a güvenle bakar mısın?
Yakışır mı sana Uzunkum bu işve,bu naz?
Beşirli güzelliğin sana da kalmaz
Duydum ki unutmuşsun ben vefalı dostunu
Ne yapalım Mumhane bu kaderin oyunu
Bir başka olurdu,çekilmezdi nazları
Kunduracılar’ın narin tezgâhtar kızları
Yığın insanla dolu Çömlekçi,Rus Pazarı
Hatırasını korur Esentepe yazları
Trabzon hamsisiyle meşhurdur dünyada
Dolaşır mı turistler gene Ayasofya’da?
Bak,gör ki Tabakhane tarihe şahit olur
Soğuksu çamlıkları temiz havayı solur
Boşuna akmış değil Trabzon’daki kanlar
Göğsümüzü kabartır Gülbahar’da ezanlar
Ortahisar’da evler fetihi canlandırır
Kalepark geceleri bir başka şenlendirir
Sahil boyu şahit ol balıkların hasına
Kaptırırsın kendini denizin havasına
Kalkınma’da dolaşır üniversite kızları
Söğütlü’de kızların yürek yakar sözleri
Yıldızlı bir başına yaşar sahil boyunda
Trabzon insanının asalet var soyunda
Meydan’da sosyeteler oturur,eğlenirler
Uzunsokak’ta kızlar endamı gösterirler
Bazı yerde içkiler,mezeler katılıyor
Bahçecik’te Akif’in ruhu yaşatılıyor
Karanlığa bir güneş gibi doğ Trabzon’um!...
Ortaçağı parçala,süpür boğ Trabzon’um!...
Taşın toprağın altın,yakuttur Trabzon’um!...
Hatıralarım sende,sendedir çocukluğum
Sana olan borcumu veremem Trabzon’um!...
Masmavi denizine,insanına hayranım
Seni anlatmak çok zor azizim Trabzon’um!...
Sende doğdum,büyüdüm,sendedir sonum…
(23 MART 1993/GÜMÜŞHANE )
M.NİHAT MALKOÇ