Oynayan çocuklar: Mehmet, Emre, Suna, Hilâl, Ömer, Defne.
(Mehmet, Emre, Hilâl sıraya ya da sandalyelere oturmuş. Mehmet ortada oturuyor ve elinde kitap var. Suna ayakta. Hepsi kitaba bakıyor.
MEHMET - Bakın, bakın, her yazıda yeterince fotoğraf kullanılmamış mı? Dünyada ne ilginç yerler var! Okuyup bitirmeden elinizden bırakamayacaksınız.
SUNA - Ben en çok çölleri, özellikle de Gobi Çölü'nü merak ediyorum. Biliyorsunuz Orta Asya'da bulunuyor.
HİLÂL - Güzel ülkemizin en yüksek dağı nedense benim çok ilgimi çekiyor. Ağrı Dağı'ndan söz ediliyor mu?
MEHMET - Çöllere de dağlara da yeterince yer verilmiş.
(O sırada yanlarına Ömer gelir)
ÖMER - Merhaba, arkadaşlar.
ÇOCUKLAR - Merhaba.
(Ömer oturanların arkasına geçer, kitaba bakmaya çalışır.)
EMRE - Yağmur ormanlarıyla ilgili yazı var mı? Orada bitki ve hayvan türleri çok fazladır.
MEHMET - Evet, var.
(Yanlarına Defne gelir)
DEFNE - Arkadaşlar, merhaba.
ÇOCUKLAR - Merhaba.
MEHMET - Defne, dün sözünü ettiğin o kitabı getirdin mi?
(Defne cevap vermeden önce biraz durur.)
DEFNE - Evde, sehpanın üzerine koymuştum...
MEHMET - Evet.
DEFNE - Orada kalmış...
MEHMET - Onu unuttun mu?
DEFNE - Üzgünüm, unuttum!
MEHMET - Ha, ha, ha. Demek unuttun. Hiç olur mu?
(Mehmet'in gülmesine Defne'nin canı sıkılır, fakat bir şey demez.)
ÖMER - Mehmet, benim ise bu kitapla ilgili sormak istediklerim var. Bazı nehirler ayrıntılı bir şekilde anlatılmış mı? Dünyanın en uzun nehrini, Nil'i merak ediyorum.
(Tam da o sırada Hilâl kalemini düşürür.)
HİLÂL - Kalemim düştü, bulamıyorum. Gören yok mu?
(Bütün çocuklar eğilir, kalemi ararlar. Emre bulur Hilâl'e verir.)
EMRE - Kalemini buldum. Bu kısacık bir kalem! Buyur.
HİLÂL - Teşekkür ederim.
(Diğer çocuklar da kaleme bakmak için Hilâl'in yanına gelir. Mehmet de kitabını oturduğu yere bırakır, arkadaşlarının yanına gelir. Konuşarak beş altı adım atarlar.
SUNA - Böyle bir kalemle yazı yazılmaz.
ÖMER - Neden yazılmasın?
HİLÂL Ben pek âlâ yazıyorum.
(Defne arkaya bakar ve unutulmuş kitabı görür. Gidip alır. Arkasına saklar.)
DEFNE - Mehmet, kitapta bize göstermek istediğin yer var mı?
(Mehmet durur, sonra çocuklara sorar.)
MEHMET - Kitabı size mi verdim?
ÇOCUKLAR - Bize vermedin.
(Mehmet daha önce oturdukları yere doğru iki adım atar. Gruptan ayrılır. Ne olduğunu anlar. Utanır, başını eğer. Defne'ye döner.)
Mehmet: Defne, az önce seni istemeden kırmış olabilirim. Özür dilerim.
DEFNE - Yanlışını çabuk anladın, Mehmet! Buna sevindim. Önemli değil.
(Defne gidip ona kitabı verir.)
DEFNE - Buyur.
MEHMET - Sağ ol.
(Defne arkadaşlarının yanına döner.)
(Mehmet'le diğer çocukların arasında iki adım mesafe vardır. Mehmet arkadaşlarına bakarak kollarını iki yana açar.)
MEHMET - Eh, ne demişler. Güldün, güldün komşuna, gelmez mi şimdi başına?
(Diğer çoçuklar gülümseyerek ve Mehmet'e bakarak hep bir ağızdan cevap verir.)
ÇOCUKLAR - Öyle değil. Gülme komşuna, gelir başına. (Bir daha söylerler.) Gülme komşuna, gelir başına.
Oyun biter.
Bayse Hatipoğlu