Güle Güle Omarım

O dönemde Kesikkeli Köyünde yaşayan Çerkez Kerim Ağa vardı. Yaşadığı konağı, tam bu Ceyhan Nehrinin kenarındaydı. Yaşı ilerleyen Kerim Ağa felç geçirerek hasta olmuştu. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyordu. Yanında da işçi olarak çalışan, halk arasında tutma veya yanaşma denilen işçi Ömer vardı. Ömere halk ağzıyla ona Omar deniliyordu.

yazı resimYZ

"Bir Kadirli Hikayesi"

Ceyhan Nehri Çukurovaya hayat veren iki büyük nehirden biridir. Adını, hemen yanından geçtiği Adananın Ceyhan İlçesinden alır.
Ceyhan Nehrinin iki yakasında bulunan iki köy vardır. Kesikkeli Köyü ve Cihanbekirli Köyü
Cumhuriyet Döneminden Turgut Özalın Başbakanlığa geçtiği yıllara kadar birçok nehirlerde ve derelerde köprüler yoktu. Kesikkeli ve Cihanbekirli Köyleri de aralarından geçen Ceyhan Nehrinde köprü olmayan köylerimizdi.
İşte o dönemlerde iki nehir kıyısı arasında geçişler büyük sallarla yapılıyordu. İki demir halat ile karşıdan karşıya bağlanan sallar, genelde insan gücüyle çekilerek karşı tarafa ulaşılıyordu.
O dönemde Kesikkeli Köyünde yaşayan Çerkez Kerim Ağa vardı. Çerkez Kerim Ağa, Kadirli Gazilerinden, Atatürkün Askeri olan Nuri Çavuşun oğludur.Yaşadığı konak, tam bu Ceyhan Nehrinin kenarındaydı.
Yaşı ilerleyen Kerim Ağa felç geçirerek hasta olmuştu. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyordu. Yanında da işçi olarak çalışan, halk arasında tutma veya yanaşma denilen işçi Ömer vardı. Ömere, halk ağzıyla Omar deniliyordu.
Omar, söz konusu bu sala bakıyordu. Gücünü kullanarak, halatı çekiyor, para karşılığında yolcuları sal ile karşıya geçiriyordu. Salın bulunduğu yer de konağa yakındı.
Yağmurlu günlerde Toroslardan gelen yoğun suların etkisiyle Ceyhan Nehri taşar ve büyük bir sel oluştururdu. Nehir adeta bir canavara dönüşür, önüne ne gelirse gözlerinin yaşına bakmaz alıp onu sürüklerdi.
Çerkez Kerim Ağa, bir gün konağın önünde tekerlekli arabasında oturup nehri seyrederek çayını yudumluyor Hava bozuktur. Dağ kolu yağmurludur. Bu yağmur suları birleşerek aşağıya doğru akar. Büyük bir sel meydana gelir. Önüne ne gelirse alıp onu da sürükler
Sel suları, Ceyhan Nehri ile buluşur. Ceyhan Nehri köpürür, kudurur. Sal da sele kapılmak üzeredir. Omar de Salı kurtarabilmek için ona doğru koşar. Salın iplerinden tutup daha kenara çekmek ister. Onu sıkıca bağlayıp kurtarmak ister. Neticede kendisinin ekmek teknesidir. Ama coşkun akan sel, Omarı da alıp sürükler. Omar, tam konağın önünden geçerken Kerim Ağayı tekerlekli sandalyesinde otururken görür ve ona doğru bağırmaya başlar:
Kurtar beni ağam. Sel aldı götürüyor beni. Kurtar beni ağam!
Kerim Ağa, hastalığından dolayı yerinden kıpırdayamaz. Sadece Ömerin arkasından bakakalır.
Ömer hala bağırmaktadır:
İmdat. Beni kurtaracak bir adam yok mu?
Etrafta Çerkez Kerim Ağadan başka kimse yoktur. Kerim Ağa çaresizdir. Elinden hiçbir şey gelmez. Hastalığından dolayı hiçbir şey yapamaz. Ömerin ardından gücü yettiğince bağırır:
Güle güle Omarım der. Devam eder:
Adam var, ama; hasta, bir şey yapamaz
Anan da orada, baban da orada,
Gettiğin yer de güzel
Oradakilere benden selam söyle.
Güle güle Omarım
Yıllar sonra bu söz, Kadirli Halkı ağzında bir deyim haline gelir. Kızıp, bulunduğu yerden gitmek isteyenlere, mızıkçılık yapıp oyunu bozmak isteyenlere, birine darılıp oradan ayrılıp gidenlere, işini bırakıp çekip gidenlere velhasıl bulunduğu yeri terk edip gidenlere hep bu söz söylenir:
Güle güle Omarım.

Kaynak: Facebook Cezmi Yurtsever, Kadirlinin Eski Fotoğrafları Sayfası Gökhan Afşar, Hacı Hüseyin Sözer, Ferudun Uçar. (Teşekkürlerimle)

Başa Dön