Bu yazıyı yazdıran gül imi, onun gamzesinden ilham alır gül mevsimi. Albeninin bereketlendiği iklimlerden doğan güneşe benzeyen gülüşüyle baş döndürür. Üflese güneşi söndürür.
Gül yağar, gülümsediği demlerde, naz kanatlanır Hayal buğusunda atlanır pusatlanır.
İşte ben bunları düşünürken, billur zamanların içinden süzülüp gelen naz bulutunun buğusu doldu ciğerlere. Ellerde narin,nazenin ince belli; ince hayallerin harman yeri bir rüya demliğin gördüğü. Semaver hüznünü yüreğine gömer hazan saatlerinde.
Közün yüreğine köz düştüğü demlerde söz pahaya çıkar, muhabbet demlenir demlikte. Sükut ve sükun bardaktan gülümser katre katre. Haz bulutunun gamzesi naz bestesi yapar
Bu besteyi nazlı bir ay doğar hayallere. Gümüş sahiller yada düşer. Dostluğun imecesidir çayikliminde yaşananlar. Çiy düşer demliğin yüreğine. Leylanın gamzesinin ıtırı karışır çaya. Çay billurlaşır alabildiğine. Gül nihalin elleri gülleştirir bardağı. Bir şiire giriş yapar dudaklar buse buse.
Erguvan mevsimi çay mevsimine karışır, baharın nefesi tazelenir buğu buğu. Hazzın kapısı aralanır. O kapıdan girmek isteyen çaydanlığı ocağa vurmalıdır ilk önce. Sonra billur hayaller kurarak vuslat saatini beklemelidir.
Dost gülüşünün sıcaklığına merhaba demek için, kıvama gelmiş suyu demliğe boşaltırken bir perinin gamzesi düşünülmelidir. Akabinde demliğe Leylanın sırdaşı kara çayı özenle koymalıdır. Ahenk ve rengin merhabası, sımsıcak duygularla bardağa boşaltılmalı ve itinayla içilmelidir renk ve ahenk güzeli.
Günlüğü tutulmalıdır çay nazının elif parmaklarca. Elif parmakların, billur hayali incelmelidir gönülde. Dudaklar gül misal bestesini okumalıdır gül mevsiminde
Ankara,20.09.2012 İ.K