Gidiyorum

...anlamıştı aynı şehirde yaşayıp aynı havayı teneffüs ederken elini tutup, gözlerinin içine bakamamanın ne kadar ağır olduğunu aşk ateşiyle yanarken kalbi…

yazı resim

Aşk bu olmalıydı! Çok seviyordu “o” nu deliler gibi ve aşkını satırlarına, mısralarına kazımıştı.Sokakta yürürken gördüğü çiçekçideki papatyalarda, saf bir çocuğum masum tebessümünde, baktığı her yerde “o” vardı.Rüyalarında dahi “o” nu görüyordu…

Bir buluttu önceleri “o” .Silüetini gökyüzünde görüyordu.Sonra yağmur damlası olup yeryüzüne düştü.Her gece izlediği Kız Kulesinde bir damla oldu.İzledikçe huzur buldu huzur buldukça izledi Kız Kulesini.Sonra buhar olup gökyüzüne çıktı oradan uzaya.Güneş olup doğdu gecelerine, bir güneş gibi doğdu gecelerine…

Artık bir başka atıyordu kalbi.Soluk alış-verişi bile değişmişti.Dinlediği şarkılar, okuduğu kitaplar, izlediği filmler bile değişmişti ve sanki “o” nu çekiyordu her nefesinde sigarasının.Bambaşka birisi olmuştu.Uzun uzun düşünüyor, uçup gidiyor, hayallerin içinde rüyalara rüyaların içinde hayallere dalıyordu…

Satırlarında ve mısralarında bağıra bağıra söylerken aşkını bir türlü ifade edemiyordu aşkını “o na gözlerinin içine bakarak.Nasıl söylesindi !?O gözlerki yeşilin en saf ve en masum tonajıydı.Ne zaman baksa gözlerine, kayboluyordu yeşilliğinde.Nasıl söylesindi!?O gözlere bakarak!?Olmadı…

Günler acı ve aşk dolu geçerken bir mektup yazmayı düşündü “o” na.Aşkını anlatacak bir mektup.Önce sayfalar yetmez diye aklından geçirdi sonra gerçekçiliğinden şüphe etti.Sonunda yazmakta karar kıldı.Çaresizliğinin, acısının, aşkının sesi olacaktı o mektup…

Heyecanlı bir bekleyiş aldı acının yerini mektubu postaya verişinin ardından.Aynı şehirde yaşamalarına rağmen sanki farklı bir yerdeymiş gibi hissediyordu.Anlamıştı aynı şehirde yaşayıp aynı havayı teneffüs ederken elini tutup, gözlerinin içine bakamamanın ne kadar ağır olduğunu aşk ateşiyle yanarken kalbi…

Ve heyecanın yerini acı ve hüzün aldı tekrar.Sayfalar dolusu duygunun cevabı basit bir kağıt parçasına yazılmış “hayır” olamazdı.”Hayır” olamazdı en duygulu,en ateşli aşkın mektubunun cevabı.Hayra yoramadı bu “hayır” ı.Nasıl yorumlasındı kıvranırken aşkının acısıyla.Hiç unut(a)madı “hayır” yazan o basit kağıt parçasını…

Yine satırlarına, mısralarına kazımaya karar verdi duygularını.Satırlara değil sadırlara yazıyordu artık.Yazdıkça yazdı sonra tekrar yazdı…Acısının merhemi olsun istedi yazdıkları…Olmadı…

Son yazdığı cümleleri şunlardı:

Gidiyorum…Zihnimde resmin, dilimde ismin, kalbimde ateşin…Gidiyorum…

…Cân’a Canla…

Başa Dön