Gelme,
Bir teselli verme,
Gözyaşlarını artık silme…
Yüreğimde ki
Acıyı merak etme
Her gün yalnızlığa iten kederi temaşa etme
Huzuru
Zehreden nedensizliği
Çözmek için bir gayrete girme
Alıp götüren
Hicranıma ses etme,
Yüreğimde ki hüzün vadilerini incitme
Verme,
Bir umutla karşıma dikilme
Ecele
El verdiğini söyleme,
Ölüme gittiğinden bahsetme
Yüreğini
Daha fazla incitme,
Kabuk tutmuş yaramı yeniden zedeleme
Ne
Hasretin adını an,
Ne sevginin farkına şimdi var,
Sevda hassasiyettir yar
Artık
Ne söylesem,
Boyun büküp sabretsem
Yüreğimi
Titreten elemi ruhumla
Götürsem, ümit vermesem
Ölmenin sükûnetini
Yaşarken terennüm etsem,
Uzak diyarlara çekilsem
Hatıralarla
Kalan nefesi tüketsem,
Kahrı tedavi etsem, gönlümü teskin eylesem
Ne gelenin
ve de gidenin gözlerine baksam
İçimde
Sakladığım acımla,
Adım adım toprağımı kazsam
Servilere
Hüzünle baksam,
Tenimi okşayan
Rüzgârın halinden bir anlasam
Ufkun kararan
Çehresinde sabahlayıp, sessizliğin
Efkârında topladığım çıraları yaksam
Hangi nefes
Gelirse yanıma, hiç hayıflanmasam
Yıllara sâri
Sukutumdan kalan
Güfteleri muhabbet içinde anlatsam
İster anlasın,
İsterse anlamasın, yeter ki
İçimde ki yangın biraz olsun rahatlasın
Son dem
Hicranım arınsın,
Ruhum huzura kavuşsun, ölüm
Nefsimi korkutmasın, tebessümle baksın
Mustafa CİLASUN