Geçmişin Şuurunda Geleceğin Bayraktarı Bir Gençlik

Bir nimettir gençlik; kul hakkına girmeden herkesin kapısını çalan, kimileri için başarıya giden yol, kimileri için ab-ı hayat, kimileri içinse zehrolan. Gençlik; kullanmasını bilene hayallerini gerçekleştirmeye vesile, diğerlerine ise sadece geçici bir eğlence Damardan fışkırırcasına akan hırçın kan, niyetine göre istediği yere uçmakta olan kuşlara kafa tutabilme, dünyanın çeşit çeşit renklerini görebilme yetisi ve meleklerin bile özendiği kutsiyet saklı gençlikte Bu yüzdendir ki gençlerin omuzlarında yükselmiştir vatan, sancak, birlik beraberlik yani tüm insanlık!

yazı resimYZ

Bir nimettir gençlik; kul hakkına girmeden herkesin kapısını çalan, kimileri için başarıya giden yol, kimileri için ab-ı hayat, kimileri içinse zehrolan. Gençlik; kullanmasını bilene hayallerini gerçekleştirmeye vesile, diğerlerine ise sadece geçici bir eğlence
Damardan fışkırırcasına akan hırçın kan, niyetine göre istediği yere uçmakta olan kuşlara kafa tutabilme, dünyanın çeşit çeşit renklerini görebilme yetisi ve meleklerin bile özendiği kutsiyet saklı gençlikte Bu yüzdendir ki gençlerin omuzlarında yükselmiştir vatan, sancak, birlik beraberlik yani tüm insanlık!
Gün gelecek sancaklar yeni bayraktarları gözleyecek, yetimler başlarını okşayacak müminleri bekleyecek ve o gün geldiğinde; Nerede bu toprakların bekçisi? diye soracaklar: İşte o gün, tüm başlar gençlere dönecek:
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! şuurunda bir gençlik... olacak o günlerin sancaktarı. O gençlik şunları da bilecektir elbette:
Vatanı korumanın yolu sadece cepheye dökülüp savaşmak değil,
kimi zaman yazmaktır hakikati,
kimi zaman okumaktır kâinatı,
kimi zaman susmaktır yerinde,
kimi zaman boyun eğmemektir zalime!
Gençlik görmesin savaşları mazide,
ertelemesin amellerini atiye,
uzak değil manevi cephe
Gençlik kalemi silah, kâğıdı cephe olandır,
bu yüzden gençlik amellerin en büyük silahıdır
Bir gençlik vardır hayallerimde, o gençlik ki zulme göz yummayan, harama el uzatmayan, haksızlık karşısında susmayan, kendine söylenenleri önce vicdan süzgecinden geçiren ve şehitlerinin adını gururla omzunda taşıyan
Bir gençlik ki bu vatanda ayak bastığı her karış toprağın, soluduğu her havanın hakkını veren, vatanı yücelten ecdadının gözünü arkada bırakmayan
Bir gençlik ki davasının şuurunda, gün doğmadan vatanı için doğan, dilinden tekbir, gönlünden iman eksik olmayan; emir dahi olsa vicdanını unutmayıp her daim doğrunun yanında olan, yaptığı işi yarına ertelemeden, yarın için bugünden çalışan, dava adamı olmaya aday bir gençlik
Çöllere sürülsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülsen ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyen olacak yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin.
İşte şuurlu gençlik; sen nerede ve ne durumda olursan ol; ilim irfan dağıtmaktan vazgeçmeyecek, emeklerini topraktan yabani ot gibi söküp atsalar da usanmadan tekrar dikecek, güzel işlerin için bütün yolları kapatsalar da yeni yollar inşa edecek, zalime direnecek ve her şeye rağmen Hakka ve hakikate sığınmayı unutmayacaksın
Bu toprakların genci; zalime olan kinini imanıyla bileyen, yüzünü şeytana değil Kâbeye çeviren, zulüm, yalan, dolandırıcılık, haksızlık kelimelerini lügatinden silip haksızlığa değil Hakka tapandır.
Bu toprakların genci; dünyaya nizam veren, dilsizken zalime dur diyen, sağırken kilometrelerce ötedeki mazlumun sesini duyabilen, göremediği halde dünyanın diğer ucundaki yardıma ihtiyacı olan kardeşlerinden haberdar olandır.
Gün gelecek soracaklar bu gençlik nimetiyle neler yaptığını, soracaklar bu vatana sahip çıkıp çıkmadığını, soracaklar ne için savaştığını? O zaman anlayacağız omzumuzda taşıyacaklarımızın gençliğe zehir gibi işleyen maske ardında saklanmış şeytanların değil, bizim için canını, hayatını, hatta gençliğini feda eden şehitlerimiz olması gerektiğini Onlar bizim için, yani gençlik için kendi gençliklerinden feragat etseler de biz onların adını arşta tutmak adına neler yapıyoruz sorgulamalıyız! Sorgulamalıyız bizim önümüze altın tepsiyle sunulanların ne niyetle yapılığını, ekranlardan bize nelerin aktarılmaya çalışıldığını Gençliği tecrübe edenler biliyor gençliğin önemini, bundan sebep onların niyete göre ameli; ya yeşertmeye onları ya da zehirlemeye
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...
Çanakkalede cephede savaşan on altı, on yedi yaşlarında pırıl pırıl gençler vatan için, hilal için mabetlerine haram el değmemesi için kanlarını helal ettiler. Bizden istenen de aynı niyet üzerine feda edebileceklerimizin olmasıdır. Onlar mabetlerine haram el değmesin diye savaştı; lakin o haram el bize ekranlardan ulaştı.
Kendimize uzak gördüklerimiz, davasının peşinde koşmuş pak alınlı, pak niyetli simalar bizden uzak ufuklarda değil, evvela onlar da bizim gibi gençti. Güller, menekşeler, sümbüller, vatanı için açan tüm çiçekler kitaplardan, hitabelerden, dizelerden biz gençliğe haykırdı. Eğer umut ile işlenmiş, beklenti içerisindeki bu sözler bizim için sadece kelime öbeklerini temsil ediyorsa çok büyük bir ziyan içerisindeyiz demektir.
Allah-u Teâlâ gençliğini taatla geçirenleri sever (Kenzül-İrfan 193)
Bir gençlik kaymasın ellerimizden; bakışları ekranlarda, gönlü haramlarla mühürlenmiş, büyüklerine saygısını yitirmiş, sorumluluklarını yarına ertelemiş, bilincini kaybetmiş... Bu gençliği kaybetmemek için köklerimizi her daim ilim suyuyla taze tutmayı, azmimizi diri, davamız uğruna yaşamayı vizyonumuz edinmeliyiz.
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!
Bir genç olarak, vatanımı, milletimi, dinimi, hilalimi arşa taşımak adına gençliği elimizden söküp almaya çalışanların inadına; geçmişinin şuurunda, geleceğinin bayraktarı olmayı kendine dava, hatta mezarında kefeninden daha yakın bilen yoldaşım:
Unutma ki genciz, unutma ki başaracağız, unutma ki yarınlara, bu vatanın her karış toprağına biz sahip çıkacağız!

Başa Dön