Geceye Karışmak

Hiç hesapta olmayan bir gece bunalımı. Bir cinnet halinden, durgunluğa eriş. Barış Manço dinlerken de delirebiliymuş insan meğer. Ama iyi ki Manço'ymuş dinlenilen; yoksa limana sağ salim varamayabilirdi gemim...

yazı resim

Korkuyorum, bir sırrı ifşa edecekmişçesine. Elim gitmiyor kağıda, kalem lal kesilsin istiyorum, gitsin istiyorum bu hal benden. Üzerime üzerime geliyor her şey; çöküyorum, çöküyorum...

Sakin bir akşam olacaktı, uyuyacaktım erkenden, güzel rüyalar görecektim belki. Zamanın plana hükmetmesi hep bana olan bir şey mi bilmiyorum ama zaman kendisini bile imha edecek noktaya doğru sürüklüyor beni son hızla. Belki ışık hızına ulaştıracak beni. -ellerim, ellerimi hissetmiyorum- Bu kez belki bu büyük ayrılık sona erecek, bekliyorum hızlandıkça daha dik bir duruşla. Arınıyorum dünyevi korkulardan.

Cinnet moderni dinlemesem, Barış Abi bilmem neden açtım seni? Hanzala'ya neden her gece göz yaşı bu kadar, başka derdim mi yok Allah'ım? Soru sormayacaktım ama, aslında hiç konuşmamalı. Öyle demez mi zaten Wittgenstein, susalım en iyisi, derin mevzuular bunlar. Hamuş değil miydi Mevlana. Susalım, elbet vardır bir bildikleri...

Hüzünlenelim haydi. Kampanyalar yapalım bu konuda da; pankart açalım, sloganlar... Mesaj atalım sağa sola. Nasılsa her şey sisteme dahil artık; hüzün bile. dinlenme diye bir şey de yok, tatiller var artık. Sistem çok acımasız, sevaplarımıza bile fiyat biçmelerinden korkuyorum, korkuyordum; zira büyük iftar çadırları var artık, televizyonlarda kurulan. O kale de düşmüş çoktan. Kul nasıl göremez kendinden ziyadeyi be Barış abi... Sisteme kazık atacağım yalnız, yok olmak pahasına...

Umutlarımız da var ama. Aliya var, Nkrumah var, Marcos var dimdik ayakta, Hakan var, Gazze sapasağlam, EZLN ha keza. Değil mi ki kula sığınmayacaktık... Bir sonraki anda ne olacağını bilemediğimiz için şükürler olsun Allah'a.

Sorsun artık biri; "Gökhan'ı nasıl bilirdiniz?"...

Başa Dön