Duygularım karmakarışık, karışığım anlayacağınız.
Kendimi bildim bileli sevmiyorum kurban bayramını, malum kıyılan canlar üzüyor beni.2006 bu yıl bu hüznü iki kez yaşayacağım çünkü bu yıl iki kez geçirilecek bu bayram.Neyse bu benim düşüncem tabi.
Bayram nedeniyle bir haftalık tatilden faydalanıp doğduğum adaya gittim, Avşa adasına, benim için keyfi bol bir tatildi.Çocukluk arkadaşlarım, aile büyüklerim ve adalı tüm insanlar. Biliyor musunuz hala bazı değerleri yitirmemiş insanların var olduğunu bilmek çok güzel.Arefe günü imece usulü, tatlılar, börekler yapılıyor, şarkılar türküler söyleniyor, evler temizleniliyor, gerçekten görülmeye değer birliktelik var aralarında.İstanbul''un selamsız sabahsızlığından sonra sevindirdi beni bu korunan değerler ve iyi ki buradayım dedirtti tekrar.
Bayram sabahı kahvaltımızı hazırladık eşimle birlikte. Gelecek çocuklar için, çikolata ve mendillerimizi de sıraladık, bir yandan kahvaltımızı ediyor, bir yandan da gelecek konukları bekliyorduk.Eşim bir martı sürüsünü gösterdi; inanılmaz güzellikte bir seyirdi, iki yetişkin martı on kadar yavru martıya uçmayı ve denize dalıp avlanmayı öğretiyordu, inanılmaz görüntüler resmettim hem hafızama, hem de objektife, saatlerce seyretseniz doyulmayacak bir belgesel gibiydi.Rüzgarın tüm acımasızlığına rağmen öyle inançla yapıyorlardı ki hareketlerini, öyle kafa tutuyorlardı ki o soğuk ve dalgalı denize kıskanmamak mümkün değildi.
Sekiz günlük bu tatil tam bir terapi oldu yorgun yüreğime.Bu güzelliğin dezavantajı da vardı.Kış olması nedeniyle hava şartları ağır oluyor tabi ve ulaşım çok zor adaya.Bu gün döndüm, inanın hala gemideyim gibi sallanıyorum, elli metrelik bir gemi dev dalgaların arasında kayboluyordu adeta, Avşa , Tekirdağ arası 2 saat olmasına rağmen 3 saati buldu yolculuğumuz ve karayı göremeyeceğimizi zannettik bir ara, alışkın olmayan tatilciler tövbe ettiler sanırım bir daha deniz yolculuğuna, hani tüm gayretimizle telkine çalıştıysak da ürktüğümüz anlaşılıyordu gözlerimizden biz adalıların da.
Yazımın başında da dediğim gibi karmakarışığım, hem hüzün veren, hem de bana terapi gibi gelen bu bayram tatili nedeniyle.Onca güzellikten sonra ben yavru martılar kadar kafa tutabilecek miyim bu yaşam şartlarına?.Sıcacık ve değerlerini kaybetmemiş insanlar arasından, robotlaşmış ve değerlerini yitirmiş insanların çoğunlukta olduğu bu soğuk İstanbul''a.Bu günkü yolculuk sırasındaki dev dalgalar kadar büyük bu fark ürkütüyor beni.
İşte dostlarım;
Figen Yarar bakışıyla bir bayram tatili.Hepinizin geçmiş bayramını kutluyor ve yavru martılar kadar inançlı, zorluklara kafa tutabilen günler diliyorum..
Sevgi ve saygılarımla