Son dönemin en büyük tehlikesi şüphesiz uyuşturucudur. Öyle ki uzmanlar yaptıkları araştırmalarda uyuşturucu bağımlılığının büyük derecede arttığını ve artık kullanıcıların ilkokul seviyelerine kadar düşerek 11-12 yaşındaki çocukların uyuşturucu kullandıklarını açıkladılar.
Tabii bu durumdan en çok etkilenen bireyler de kullanıcıların yanı sıra anne ve babalar oluyor. Evlatlarının içine düştüğü durum, onları zor duruma düşürüyor. Hangi anne baba, evladının uyuşturucu batağına düşmesini ister? Hangi anne baba, çocuğunun gözlerinin önünde çaresiz kalmasını, günden güne eriyerek yok olup gitmesini ister? Tabii ki hiç kimse?
Toplum olarak biz, bu insanlara karşı ne kadar duyarlı oluyoruz? Bu insanlara ne kadar anlayışlı davranıyoruz? Bu insanlara ne kadar yardımcı oluyoruz? Bırakın yardım etmeyi onları ayıplıyoruz. Onları kınıyoruz. Onları hemen ötekileştiriveriyoruz. Onları toplumdan dışlayarak bir öcü gibi görüyoruz. Çocuklarımızdan Onlarla konuşmamalarını, onlarla temasa geçmemelerini istiyoruz. Yani onları cezalandırıyoruz.
Oysa doğru olan bu değil. Doğru olan, bu insanların derdini kendi derdimiz bilip onlara kucak açarak yardımcı olmaktır. Biz, kolay olanı seçiyoruz. Suçluyoruz
Maraş Dayanışma Kültür ve Sanat Derneğinin özellikle Maraş Bölgesi Halkına yönelik uyuşturucu ile mücadelesi için hazırlanan Açelya Projesi açıklanırken sinevizyonda hazırlanan uyuşturucu bağımlısı bir öğrencinin annesinin feryatları çok dikkat çekiciydi
Anne, çocuğunun içine düştüğü durumu vebaya benzetiyordu: Veba nasıl, bu da öyledir. Hatta daha da kötü. Bunu ancak yaşayan bilir diyordu.
Üzüntülü anne, hasta çocuğu ile yaşadıklarını gözü yaşlar içinde anlatıyordu: Çocuğum, uyuşturucu illetine düştükten sonra toplumdan dışlandı. Aile olarak biz bu durumdan utandık. Kimselere derdimizi anlatamadık. Oğlumuzun hasta olduğunu anlayınca onu bir dedektif gibi takip ettik. diyordu.
Anne devam ediyordu: Uyuşturucunun verdiği olumsuz etki çocukta davranış bozukluğuna yol açtı. Yemek yiyemiyor, uyku uyuyamıyordu. Bizlerle olan iletişimi koptu. Adeta Dünyası yıkıldı ve Dünyaya küstü. Yapayalnız bir insan gibiydi.
Doktorlara gittik. Şizofren hastalarına verilen ilaçları verdiler. Bu da daha kötü etki yapıyordu. Başka bir Doktor Akıl hastanesine yatıralım dedi. Bunu kabul etmedik. Oğlumuz akıl hastası değildi ki
Bu durumu açıklayamıyorsunuz. Kimselere söyleyemiyorsunuz. Söylediğiniz an siz de dışlanıyorsunuz. Hemen başlıyorlar, Siz nasıl anne babasınız? diye. Biz mi istedik çocuğumuzun böyle olmasını? Biz mi ittik onu bu hastalığın pençesine. Suçlu bizmişiz gibi bizimle de irtibatı kesenler oldu.
Benim çocuğum bu illete varoşta alışmadı. Kültürlü olan, okumuş ailelerin çocukları tarafından alıştırıldı. Arkadaş kurbanı oldu.
Bunun bir hastalık olduğunu kabul etmeleri gerekir. Çocuğu dışlamaktansa ona yardımcı olmaları, yol göstermeleri gerekir. Yarın kendi çocukları da aynı duruma düşebilir.
Devlet yetkililerinin bu işe el atması gerekir. Sahiplenmesi gerekir. Burada tedavi merkezleri yok. Tedavi için Türkiyeye götürüyoruz. Yanında mecburen biz de gidiyoruz. Bir kişinin sadece günlük kalacak masrafı 500 TL. Bizim bunu karşılayacak gücümüz yok. Ülkemizde neden tedavi merkezleri yok? Devletten bu tür tedavi merkezlerinin açmasını istiyoruz.
Gözü yaşlı annenin söyledikleri yüreklerimizi dağlattı. Orada bulunan ve kendini izleyen herkesi ağlattı.
Artık şurası kesin: Uyuşturucu sadece bizim değil, bütün Dünyanın bir sorunu haline geldi. Bütün Dünya bu sorunla baş etmeye çalışıyor. Önlemler alınmazsa daha da büyüyecek.
Devletin bütün üst yetkileri oradaydı. Umarım bu annenin feryadını iyice anlamışlardır. Umarım, bu olaydan bir ders çıkararak önlem ve tedbirleri almaya başlamışlardır.
Pek sanmıyorum bunun yapılacağını ama yine de Allahtan umut kesilmiyor işte.
Bizde olay başa gelmeden işin ciddiyeti pek anlaşılmıyor nedense
Yetkililerin bu işe ciddi bir şekilde eğilmeleri için illaki kendi çocuklarının bu illete yakalanması mı gerekiyor?
Allah korusun Biz, hiç kimsenin evladının bu illete düşmesini , uyuşturucunun esareti altına düşmesini istemiyoruz. İstediğimiz tek şey ciddi bir şekilde bu işe el atılması ve sorunlara kökten çözüm bulunması. Bu da hükümet yapanların işi olsa gerek
Evladı Uyuşturucu İlletine Düşmüş Bir Annenin Feryadı
Uyuşturucunun verdiği olumsuz etki çocukta davranış bozukluğuna yol açtı. Yemek yiyemiyor, uyku uyuyamıyordu. Bizlerle olan iletişimi koptu. Adeta Dünyası yıkıldı ve Dünyaya küstü. Yapayalnız bir insan gibiydi. Doktorlara gittik. Şizofren hastalarına verilen ilaçları verdiler. Bu da daha kötü etki yapıyordu. Başka bir doktor Akıl hastanesine yatıralım dedi. Bunu kabul etmedik. Oğlumuz akıl hastası değildi ki