Eski\[tir (Mi?) \]zaman

yazı resim

İnce eleklerden elenir gibi zaman
Akıp gidiyor boşlukların arasından
Saçlarımın siyahından ve gözlerimin de
Bir şeyler alıp götürüyor

Ne yöne dönsem nereye baksam
Bir güz resmi düğümlenmiş gözlerime
Şu çırılçıplak ağaçlar
Damarlarından kan çekilmiş gibi
Ben gibi

Şu akıp giden küçücük dere
Yatağında yorgun
Kendi suyunda boğuluyor sanki
Kurşuni bir zehri yutmuş gibi
Dumanlı tepelerin yamacı git gide sararan
Sanki ölüyor gibi
Ben gibi

İnce eleklerden elenirdi zaman
Büyük annemin ellerinde
Geçmek bilmezdi
Toprak damlı evinde
Dudaklarında sakladığı duası gibi
Gizlenirdi zaman
Gitmek bilmezdi

Arkasından yetişemediğim dönüp giden çemberim
Yokluğa karışırdı mahalle aralarında
Toza toprağa karışmış bilyelerim gibi
Kirli ceplerlerimde bir türlü bulamadığım
Sigara izmaritinden tiryakisi olduğum zamanlar
Hiç geçmeyecek sanırdım

Dedemin titrek sesinden dinlediğim masallardan
Rüyalarıma gelirdi boz atlı Hızır
Bir elinde çemberim
Bir elinde rengârenk bilyeler.

Şimdi vakitsiz bir mevsimde uyanmışım gibi
İçimde büküp duruyor yaşama sevincimi
Her geçen gün
Her geçen zaman

Oysa kristal renkleri günleri seyrediyorum şimdi
Metal grisinde gözlerim alınarak
Saydam ve kırılgan pencerelerden
Her şey öylesine loş öylesine parlak
Zaman
Işıltılı caddelerin kaldırımlarında
Ürkek sanki bir an
Göz göze geldiğim bir hayal
Kaybolacak sanki dokunsam…

Başa Dön