ESARET
Esaret dediğin kalmak mıdır kapalı kapılar arkasında?Bileğine takılan iki demir halka mıdır?Bakıpta görememek midir aydınlığı?Pür dikkat kesilipte duyamamak mı?
Bana göre hiçbiri değil esaret.Sevdiğini kalbinde yaşatıp kendini öldürmektir, her gün biraz daha.Gözlerine yaşlar dolduğunda, güçlü görünmek için onları Salı verememektir göz pınarlarından aşağıya.Boğazına düğümlenen çığlığı duyuramamaktır hiç kimseye.Aydınlıktan sıkılıp karanlıkta bulmak kendini her gece.Gözlerin aydınlığa bakarken karanlıkta kaybolmaktır.Ayakta dururken yıkık virane gibi sallanmaktır içinde.Sevdiğin yanında olduğu halde dönüp bir kez olsun bakmamaktır gözüne.Gönlün paramparça kanarken dudaklarında tebessümle dolaşmak zorunda olmak.Dertlerini içinde biriktirerek yüreğinde acılar dan kocaman dağlar kurmak.Ben den yani kendinden başka dostun olmaması.Esaret bunlardır işte.
Çelik zırhlarla örtmeye çalıştığın yüreğin içten içe yanması.Bu yangın ki ne su söndürür ne toprak.Bir bakış belki bir güzel sözü sevgilinin devadır bu yangına.
Kendi gönlünü esaret altına alıp bu zevki başkalarına vermeden yaşamak yansanda ,kor olsanda, kül olsanda,kendi içinde olmak.Ne zordur ,bilir misiniz?Yürek kanıyorken bu kanı elini bastırarak durdurmak.Kalp gögüsten çıkarcasına çarparken aşkına ona çelik zırh giydirmek.
Esaret olan yüreğe tercüman olmak.Bir kalem olup esareti yazmak.Zorlar güzeldi ya bunları yazmakta acı ama güzeldi aslında.
BU YAZI YÜREĞİNİ ESARETLERİ ALTINA ALAN KOCAMAN YÜREKLİ İNSANLARA…
Esaret
Esaret dediğin kalmak mıdır kapalı kapılar arkasında?Bileğine takılan iki demir halka mıdır?Bakıpta görememek midir aydınlığı?Pür dikkat kesilipte duyamamak mı?