Senin gözlerin öyle derindir ki içmek için eğildiğim an
Tüm güneşlerin aynanda bakışmaya koşturduğunu
Tüm umutsuzların ölmek için oraya daldığını gördüm
Gözlerin o kadar derindir ki orada kaybolur belleğim
Kuşların gölgesinde çalkantılı okyanustur onlar
Derken birden güzel hava yükselir ve değişir gözlerin
Meleklerin önlüğünde bulutları yontar yaz
Buğdaylar üstünde bile gök asla böyle mavi olamaz
Rüzgarlar boşuna kovalar gök mavisinin elemlerini
Bir gözyaşı parladığında mavilikten çok daha aydınlanır
Yağmur sonrası kıskançlıkla çatlatır gözlerin gökyüzünü
Kırıldığında bile cam asla böyle mavi olamaz
Yedi Acıların Anası ey ıslak ışık
Yedi keskin kılıç deldiler renkler prizmasını
Ağlayışlar arasında biten gün çok daha dokunaklı
Siyahla açılan iris yas tutmaktan çok daha maviş
Gözlerin çifte çentik atar mutsuzluk anında
Ki oradan tansığı oluşur Kralların
Üçü de yürekleri çarparak gördüklerinde
Mandırada asılı duran mantosunu Meryemin
Tek bir ağız yeter sözcüklerin Mayıs ayında
Tüm şarkılar ve tüm ahlar vahlar için
Milyonlarca burç için tek bir gök kubbeden çok çok az
Onlara gözlerin ve onların ikizler burcu sırları gerek
Güzel imgelerce çevrelenmiş çocuk
Kendininkileri iri iri açar ölçüsüzce
Kocaman gözlerle bana bakınca bilmem yalan mı söylersin
Denebilir ki sağanak yağışta yaban çiçekleri açmakta
Yıldırımlar mı saklanır gözlerinin lavantasında
Ki orada böcekler zorlu aşklarını uğratır bozguna
Kayan yıldızların ağına yakalandım ben
Ağustos ortasında açık denizde ölen bir gemici gibi
Ben o radyumu doğal uranyumdan çıkardım
Ve parmaklarımı yaktım o yasak ateşte
Ey yüz kere bulunup yeniden yiten cennet
Benim Perum, benim Golcondeum, Hint Adalarımdır gözlerin
Güzel bir akşam üstü kırılmaya başladığında evren
Gemi yağmacılarının tutuşturduğu kayalıklarda
Görüyordum ben denizin üstünde parlayan
Gözlerini Elsanın gözlerini Elsanın gözlerini Elsanın
Louis Aragon
(Alıntı: Louis Aragon, Extrait de "Les Yeux d'Elsa", édition Séghers. Fransızca aslından Erdağ Duru)