Ellezli Dersi Cıngırt Kayası Deniz Tepesi ve Hıdırellez

karamanlı aybastının ilk yerleşim yerlerinden de biridir. karamanlıda bugün bile kullanılmakta olan taş merdivenli yol, kaya mezarları bunun önemli göstergesidir.

yazı resim

ELLEZLİ DERESİ CINGIRT KAYASI DENİZ TEPESİ VE HIDIRELLEZ

Aybastının dağı taşı, deresi tepesi ve yerleşim yerlerinin adlarının tarihi ve kültürel bir geçmişi vardır. Ben yer isimlerinin değiştirilmesine karşıyım. Bir yerin ismini değiştirmek o yerin tarihi ile bağını koparır. Yer isimlerinin tarihleri o yörede yaşayan insanların da tarihidir. Dileriz ki, ismi değiştirilen tüm yerleşim yerlerinin eski isimlerine kavuşmasıdır. Aybastı pek çok yerin ismi zam an zaman değiştirilmiş, geçmişiyle bağı koparılmaya çalışılmıştır.

Aybastıdan Karamanlıya yürümek bana tarifsiz bir sevinç verir. Sanki tarihi bir yolculuğa çıkar gibi heyecanlanırım. Bir kere, Karamanlı adı benim için pek çok anlam ifade eder. Her şeyden önce Anayurdumdur. Doğduğum, ilk defa suyunu içtiğim, toprağına bastığım yerdir. Oysa ilk yedi yaşıma kadar yaşadığım yerdir burası. Karamanlı Aybastının ilk yerleşim yerlerinden de biridir. Karamanlıda bugün bile kullanılmakta olan taş merdivenli yol, kaya mezarları bunun önemli göstergesidir. Karamanlıya giderken Ellezli Deresine gelince üzüntü duyarım. Bunun nedeni derenin bakımsız ve korunmazsız halidir. Derenin içinde bulunduğu vadimsi alanda her türlü atık madde mevcuttur. Ellezli kelimesinin kökenine bir göz atacak olursak, ilginç bilgilerle karşılaşırız. Hıdırellez, bütün dinlerin inançların kabul ettiği, ortak tek bayramdır. Hıdır Ellez Efsanesinde çok az da farklılıkları olsa da bütün dinlerde bilinir ve kabul edilir. Ellezli [İlyaslı] adını buradan alır. Hıdırellez günü çok önemlidir. O gün, evimize Hızırın gelme ihtimali vardır. Bitki yapraklarından toplanan çiselerle yoğurt mayalanır. Dilekler tutulur. dualar edilir. Özellikle evi olmayanlar, evlenmek isteyen gençlerin dileklerinin kabul edileceğine inanılır.

Cıngırt Kayaları, adıyla anılan kayalar; Fatsa, Aybastı ve Reşadiyede var. Biz burada Aybastıda bulunan Cıngırt Kayasından söz etmek istiyoruz. Söz konusu kaya, Aybastının önemli Söylenceye göre, çok çok eski zamanlarda gemiler Cıngırt Kayasına bağlanırmış. Bu demektir ki, Aybastı bir deniz ülkesiymiş. Gemilerin güzergahında bulunan bir liman olduğu anlaşılan Cıngırt Kayasına çekilirmiş. Günlük dilde, Güneş Cıngırt Kayasına çıktı. deyişi, vaktin, günün bir belirli bir saatte olduğunu ifade eder.

Yaras Obası, bulunduğu coğrafi konum itibariyle, iklim ve bitki örtüsünün değişiklik gösterdiği bir yer üzerinde yer alır. Yaras Obası hep ilgimi çekmiştir. Orada tarihi ve kültürel varlıkları araştırırken, Ballı Derviş Evliyası, Çermik kalıntıları, eski bir kilise kalıntısının olduğunu öğrendim. Obaya gittikten sonra, Deniz Tepesi adıyla yüksek rakımlı bir tepe olduğunu öğrendim. Tepeden, iklim ve hava durumu uygun olduğunda, Denizin[Karadeniz] göründüğünü söylediler. Ancak biz gittiğimizde çok dikkatli baktığımızda halde denizi göremedik.

Vatan, sadece bir ülkenin insanların yaşadığı toprak parçası değildir. Yaşanılan ülkenin deresi tepesi, taşı toprağı, suyu havası, kurdu kuzusu gibi tarihi ve kültürel tüm maddi ve manevi varlıkları da kapsar. Yemek içmek, düğün dernek, komşuluk ilişkileri dahil halk kültürünün tüm unsurlarını bu listeye de eklemek gerekir. Bir düşünür, üçbin yıllık tarihini bilmeyen bir kimse, günübirlik yaşar demiştir. Anlatılan tarih dünün tarihi değil, yarının tarihine ortam hazırlamaktır. Çünkü, geçmiş kısa, gelecek uzun sürer.

İdeolojilerin bittiğini iddia eden görüşler var; evet, dünyada ideolojiler tam bitmese bile çok zayıfladı. Yerini büyük ölçüde çevrecilik aldı. Çevre bilinci ve doğal yaşamı koruma bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde önem kazanmaya başladı. Çevrenin rant aracı olmasına karşı olan görüşler, ilgi görmeye başlamıştır. Çevre insanın nefes almasını sağlayan ortamın kendisidir. Çevreye sahip çıkmak insana tüm canlılara geçmişe geleceğe sahip çıkmaktır. Çevreyi korumak vatanı sevmektir.

HIDIRELLEZ Hızır Aleyhüsselam, İlyas Aleyhüsselam ve İskender-i Zülkarneyn, birlikte (Ab-u Hayat) aramaya çıkmışlar. Ve bir müddet sonra Karanlıklar ülkesine dalmışlar. Hızır ve İlyas Ab-u hayat suyunun kaynağını bulup içmişler. Fakat İskendere söylememişler. ( Hızırın suyu benem / Ab-ı Hayat Bendedir / Kevserden İçen gelsin./ Kadru berat bendedir). Hızır ve İlyasın sağ olduğuna ve yaşadığına inanılmaktadır. Hızır karada, İlyas da denizde, yardıma muhtaç olanlara, car diyenlerin (imdat isteyenlerin) carına yetişirler.

Nuh peygamberin gemisinin fırtınaya tutulduğu, yeryüzünü suların kapladığı, tufanda, gemide ki insanların feryad edip ya Hızır bizi kurtar diye dua ettikleri söylenir. Güvercin, (Aslında karga ) ağzında zeytin dalı ile gemiye döndüğünde karanın yaklaştığı, suların da çekilmesiyle insanların karaya çıktıklarına inanılır.
Bu anın anısına her yıl 3 gün Hızır Orucu tutulur. Yine rivayete göre Hızır ile İlyas yılda bir defa (6 Mayıs gününün gecesi), bir gül ağacının dibinde buluşurlar. O nedenle de her yıl 6 Mayıs Hıdır Ellez (Hızır-İlyas) günü olarak kutlanır

Bu İnanç Musevilik ile İslam geleneklerinin ortak yönlerinden birisidir.
Anadolu da da halk geleneklerinde yaşamış olan Hıdır Ellez in
İnsanların arasına karışarak mucizevi yardımlarda bulunduğuna her zaman inanılır. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez veya Hızır gibi yetişti gibi söylemler hala kullanılmaktadır.
Kur-an-ı Kerimin Keyf Süresinin 65-82. ayetlerinde de Musa Peygamber ile birlikte yolculuk eden ; ve onun şuurlu bir insanın nasıl sıradan insanlar gibi yaşamadığını gösteren bilge de Hızırdır.

kaynak,http://hidrellez.org

Başa Dön