Ben sonu belli bir masal bekliyordum Eflatun..
Elimi tuttun, sonsuzluğun coğrafyasında kayboldum...
***
Gülüşlerin Eflatun,
beni serseri akşamların koynunda karşılayan gülüşlerin..
Bu senin sesin Eflatun, senden başkasına sağır kulaklarımda rakseden bu sesti uğruna tüm dünyadan vazgeçtiğim...
Ayaklarım ki yolunu yordamını kaybetmiş bir kurt gibi sokulur kuytusuna gövdenin..
Beni tut Eflatun; Senle yürümenin ne demek olduğunu bilmiyorum, düşebilirim...
Bu gökyüzü, bu rüzgar varlığının bayramıdır belli ki
kurtlar
ve kuşlar
in
ve cin
ve tüm kainatın sesi seni tezahürat eder yürek sokaklarımda..
Koş bana Eflatun, yalnızlığımı kucakla..
Aşk ki, gökyüzüne asılı kalmış bir perdedir görünmeyen;
Bana bir güneş doğur Eflatun,
doğur ki; asılıp gökyüzünün bağrından söküp atayım perdesini,
dünya aşkıma bulansın..
Sevdandır hayra alamet tüm düşlerden uyandırıp, sonsuz bir cennetin kapılarını açan arzın orta yerinde..
Ellerini bırak Eflatun, düşsün avuçlarımın orta yerine.. Gülüşün ki singin bir çocuktur gözlerime düşerken; bırak dağılsın gözlerime gözlerin, uğruna ömürler tükettiğim zamanların hatrına..
Adın ki iki hecedir,
Ki o iki heceyi ulumak için yaratılan dilim yankılar seni dârıdünyanın kulaklarına..
Sesimi turna geçitlerine bırakıyorum Eflatun, dört bir yana mahlasını bırakmaları için..
Yalnızlığım güngörmez kuşlarına bergüzar..
..
...
Yanımdasın Eflatun
Gülüşün,
Dokunuşun,
Kokun..
Önümüzde bizi kutsayan taptaze bir ilkbahar
Bana dokun Eflatun
Beni dola saçlarına
Yüreğim sahipsiz bir çocuk
Çıldırmış bir karanlık uğulduyor hala kulaklarımda
Beni al Eflatun
Ve bir daha bırakma...
Ümit Murat ŞEN