(Iraklı sözde mücrimlere tazimle…)
Biz kayıp atlasların yitik çocuklarıyız
Namluların gölgesi şakağımıza düşer
Bu çağın günahları yüklenmiş omzumuza
Yürek semalarında her dem nedamet pişer
Kelepçeli ellerde her parmak bir minare
Müzeyyen bir seccade çekilir önümüzden
Kalbin orta yerinde irileşir süveyda
Her rüzgârla bir yaprak kopunca dünümüzden
Kanaryanın sırtına binince lop kargalar
Hüküm giydik kuşlukta siyahî derimizden
Kuruyan ak çınarda kalan yetim yaprağız
Kuştüyü rahmetini çekme üzerimizden
Nemrut’un ateşinde tomurcuk güle döndük
Hasat vakti gelince bozuldu bağlarımız
Yusuf yüzlü çocuklar şimdi gül nöbetinde
Haramîye yurt oldu çiçekli dağlarımız
Yarınlar düne gebe, ödünç umutlarımız
Meyve veremez oldu, kurudu dallarımız
Şehrin orta yerinde cilalı makaslarla
Şakiler tarafından kesildi yollarımız.
Duvarla yüzleşmektir zindanda mahpus kalmak
Ebu Gureyb’de iman ateşten gül dermektir
Sıkışınca ruhumuz küfürün fay hattında
Kurtuluş şahadetle sonsuzluğa ermektir.
(15 Temmuz 2006 Cumartesi / Trabzon)
M.Nihat MALKOÇ