Duygularımı Boşadım

Sevgi paylaşılır diye bana hiç kimse söylemedi, öğretmedi de; sevginin paylaşım olduğu doğruydu. Ancak paylaşılan hep ben oldum.Son atar damarıma , daha ilerisi ayağımdaki dona kadar, artıklarıma kadar, baştan aşağı.

yazı resim

Sevgi paylaşılır diye bana hiç kimse söylemedi, öğretmedi de; sevginin paylaşım olduğu doğruydu. Ancak paylaşılan hep ben oldum.Son atar damarıma , daha ilerisi ayağımdaki dona kadar, artıklarıma kadar, baştan aşağı.

Ben kayıp ettiklerimde buldum sevgiyi ve kinimi de gidenlerde biriktirdim.Aynı anda çoğaldım; bir yanım sevgi, bir yanım kin.Ben feragat ettim herşeyimden, mahkemeye baş vurdum, boşadım duygularımı. Berat edip çıktıktan sonra sanık sandalyesinden, çırılçıplaktım.

Şu an kendi giysilerimle yani bir et bir kemikle geziyorum.Benim gibi gezenler de gördüm. Paylaşacak bir şeyim yoktu ki.İlk dokunmanın tadı geldi, beş duyu organım hislerimi hissettirdi.Bak bu halde bile paylaşmanın zevki geldi.Neden mi? Çünkü her şeyi tüm çıplaklığıyla yaşıyorduk.Yalanları saklayacak bir cep yok, yüzüme takacak bir maske yok.

Ben herşeyimi boşadım, “ eskisi gibi” kelimesi de gitti, “keşke” de.Yeni doğmuş bir bebek ama yaşı yirmi dört; ama bu çok zor,yani, akıllı deli olmak.Kanını donduracak vakalara soğuk kanlı yaklaşmak .Yaptığım veya yapacağım cümle düşüklüğünü de hoş görün, çünkü ameliyat masasından yeni kalktım.Duygu kemotorosi, durum vahim dediler.Baş ucumda ağlayanım bile olmadı, yakalandığım hastalığımı söyleyecek bir yakınım bile olmadı Allah’ımın dışında. Ve yine onun izniyle tökezleyen duygularımı fizyoterapiye aldım.

Düşerken, mutlaka elimi tutacak birisini umut edemedim.”Haniymiş benim oğlum, bak ilk adımı attı.”..... Ama “anne” yerine ağzımdan çıkan ilk kelime HAYAT oldu.Mim dur bakalım oğluşum.Vucüdumdaki uzuvlarla tek tek istişare ettim.Yeniden varmısınız kurduğumuz ilk cümleye karşı iradeli olmaya?

Albatros sahilinde karaya vuran karayazım aynı isimde farklı fizikte Kocatepe Camisinde ellerimi semaya, yüreğimi sevdaya süren yar!Ben mi, siz mi ağır geldik birbirmize.Bir düşünür “Antika eşyaya, demirciler çarşısında ağırlığınca değer verirler ama antikacının yanında paha biçilmez bir değeri vardır,” demiş. Yoksa ben bu ikilem labirentinde mi süre geldim buraya kadar, bunu da bilmiyorum. Ama şu an hiç birşeyim yok ki. Kurunun yanında yaş da yandı, çünkü duygu mahkemesi herşeyimle boşadı beni ve belimde kırmızı bir kurdele ile hayata sundu.

Başa Dön