tam da baldıranların zehir kattığı gündü papatyalara,
tam yeşilin maviye küstüğü,
kızıl şafakların surun sesinden ürktüğü
ve kargaşanın zamanı büktüğü gündü,
dündü...
daha, karabasanlarından uyanmadan
kırılmıştı umutların yarın adına,
hatta, buzul duvarlarından kurtulabilme ihtimaline bile ilk büründüğün,
devinimsizliğinin en derinlerinde
bir kez daha süründüğün,
tam da vazgeçmekten vazgeçerken
durup bir kez daha düşündüğün gündü,
dündü...
o gün, dündü, yarını yaratan gündü.