Maskemi toprağa verdim bugün
Doğaya meydan okumak için düştüm yollara
Patikalara şiirler yazdım
Kendi şiirlerim
Kelime kelime harf harf
Bir rüzgar esti
toprağa karıştı mısralar
Tozun arkasından koştum
Yakalayamadım
Ayaklarım çok eskimiş
Topuklarım kanadı
Kanın kokusundan ilham gelir diye bekledim
Kuşlara şarkılar bestelemek için
Sesim kısılalı çok olmuş
Konuşamadım
Yüzmek istedim nehirde
Kendime gelmek için
Akıntı çok güçlü
Korktum boğulmaktan
Ya da korkularımda boğulmuşum çoktan
O kadar uzaklaşmışım ki doğadan
O kadar modernleşmişim ki
Karıncalar bile benden daha güçlü
Dalga geçiyorlar benimle
Sırtlarında ekmeklerini taşırken hep bir ağızdan;
‘’Açsın sen açsın
Ömrünce hep hazır yedin
hep tükettin
tükettiklerinle kirlettin
Sen mi doğayı yeneceksin
Doğayı yenmek için ilk şart doğal olmak
Doğal bir yanın var mı senin
Git sor menfi aynalara...
Bizim göllerimizin yansımaları gerçektir
Nehirlerimizinkilerde…
Korkarsın bakmaya
Korkarsın kendi yansımandan
Korkarsın kendinden
O yüzden git buradan
Git dört duvarlı kalene hapis et kendini
Git ve avut korkularını, kandır…
Ne verdin ki doğaya ne istiyorsun
Basma toprak anamıza
Senin hakkın yok buna...’’
Utancımdan gözyaşlarına boğuldum bugün
Meydan okuduğum rakibimi hiç tanımıyormuşum...