Ateşin denizden çekildiği akşam kadar selametli bir gecenin otağındayım şimdi. Kıyamet geçirmiş halimi nasıl anlatabilirim ki bilmiyorum! Aracın camından baktığım her şeyde Leylim var, özüm var, sözüm var Gözlerim gönlümden akan kana doymadı bu gece! O mu benden zalim, ben mi ondan zalim bilemedim, bilemeyeceğim
Mağrip vaktinde, mağripte kalbimin ağıdına bir tenezzül et gel bak! Kan kırmızı gök üzerime düştü ah Leylim. Gökten ateş yağarken denizden azap fışkırıyordu. Gözlerimde her şey birden bire yerle bir oldu. Öyle bir ruh halindeyim ki ne nur yüzlü kadınları görmek istiyorum ne hoş sesli mugannileri dinlemek istiyorum! Ne aşığın elinden şarap içmek istiyorum ne dervişin dergâhında raks etmek istiyorum!
Kendimden geçmek istiyorum! Hiç bir şey hatırlamak istemiyorum. Kapını, pencereni kapat kapatabildiğin kadar! Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Hiç birşey duymak istemiyorum. Başımda beklemeyin! Bu gece kendimde sadece Allahı keşfetmek istiyorum..
Kapına gelen sabah kumrularını ürkütmeyeceğini bilsem de cesaretin kanatlarıyla gönül göğünde uçmak istiyorum. Tek hayali yasemine boyanmış gönlünü toprak bağrıma bezemekti oysa benim. Senin gönül bağındaki tatlı rayiha benim saba rüzgârım olsaydı bile ben topraklığımı hiç bir zaman inkar etmeyecektim. Zira mezar ben, taş ben, toprak ben! Bir Can vardı! Benden!
Hırs bağladı gözlerimi benim. Gönlüm ağlasın. Bağlasa da hırsı şu gözlerim yalvarsaydım Allaha! Yağsaydım günahlarıma, düşmelerime, düşkünlüklerime! Coşsaydım senli sevaplara yazdıklarına, yazacaklarına benden olsaydım gece karanlığında. Ben isteseydim sen verseydin. Sen dileseydin ben ölseydim ahh Leylim. Ne bir emir nede fecir! Ruhum esir! Gönlüm bin yerinden münkesir! Dost yetişmezse yetişmesin imdadıma! Allahtır muktedir! Ondan dilenirim. Ondan isterim. Ve yine gönül sarayımdaki yolcuğuma çıkıyorum apansız. Yüreğim titriyor. Ruhum alaca atları kişnetiyor. Bir şahlanış ki canlar kanat açıyor hem ay gönüller şahit oluyor
Affet Leylim bir hatam var ise. Belki de benimkisi nazdan öte bir şey değil. Keşke varlığın hepsini öne konan engelmiş gibi hissedenlerden olabilseydim. Ah keşke Bakma sen söylediklerime can özüm! Yaşayanların hallerini anla! Anlat. Sadece bana anlat. Kalplerimiz arasında bir bağ, bir yol yoksa neden gecenin bilmem kaçında söylenecektim ki sana? Aramızda mukim olan yürek yolunda dua etmeme müsaade et. İster mevlevi başı ol, ister yedi yurttan kovul.. Ne çıkar? Sensin yolumun bir canı.. Sensin s/özlerimin ruhu, şahı sensin, sen!
Sana atfettiğim ruhumu yine kabul etmeyeceksin bilirim. Tereddüt geçirme desem ne çıkar? Taht sahiplerinin, taç hadimlerinin yerleri gibi sabittir yerin. Ne isyan edilir nede onlara ihanet edilir. Ancak sen o Rabialar arasında benim öz hocamsın, özümsün, gözümün nurusun, bebeğimsin, elest bezmindeki sözlüm
Gönül karargâhında sukut etsem de, saatleri iğfal etsem de ben gönlünün sukut gecelerimdeki acılara dayanacağına henüz kanaat getiremedim. Getirmek istedim. Bir ümit istedim. Ancak bir ümide bin belâ yüklendim! Allahım ben nettim!!?
Ey gönül, Ey Biricik Can!
Gel bu gece gel gel ki gönül kabende dua edelim. Fısıltılara dahi bu gecelik göz yumalım ve âmin diyelim.
Haydi göz yaşına âmin. Gönül bağına âmin! Kıyama âmin! Secdeye âmin! Sevdamıza âmin. Sözlerimize amin. Dualara ıstıraplara intizarlarazikriyata Amin..
Saba akşamlarına, kürdili hicâzkar sabahlara, kerbelâ gecelere âmin
Özlerim, diyen gönüllere amin
Sevgisini gönlünde tutmayıp taşıranlara amin
Amin Allahım, Amin...