Destina...

Sözlerin bir okyanus dalgası, her biri bir şehrin fırtınası...

yazı resim

Gönül ırmağım yine sessiz çağlamaya başladı. Alev, ateş değildi bu; gürül gürül akan bir nehirdi, bir çağlayandı, sanki söz vermiş gibi çağlar boyunca akmaya.Bu kekremsi tadı seviyordu yüreğim. Umut etmeyi de... Kimi zaman sönüveriyormuş gibi görünse de yarın ateşi, küçük bir sevda kıvılcımı harlayabiliyordu yarına dair söz verilmişliği.

Sözlerin bir okyanus dalgası, her biri bir şehrin fırtınası.

Bir anı bile uzun uzun düşünürsün de bir faydası olmaz yüreğinin en kuytu yerinde nöbete duran hasretliğe. Sarar ömrünü her yandan, hayallerin bile çıkamaz dışına.

Kazımamışsındır en zor anlarında koşup gölgesinde ağlayacağın bir ağacın sıcak ama sert gövdesine adınızı ama bir türlü kabuk bağlayamamıştır yüreğindeki bu kanayan sızı.

Özenle seçersin her kelimeni, her gece gözlerin kapalı onunla konuşurken. Bir an yanındaymış gibi, uzansa dokunuverecekmiş gibi, uzansan dokunuverecekmişsin gibi hissedersin nefesini, sesini ama nafiledir bu bekleyişler. Uzanırsın da soğuk duvara çarpar ellerin hayalin en sıcak yerinde. Tam da gözlerin buluşmuştur onun gözleriyle, tam da gözleri yine düşüvermiştir yüreğinin varlığına sığamayan oduna. Baktıkça harlanır ateşin, yanar için ama yine de vazgeçmezsin bakmaktan.Anlarsın o da bakmaktadır sana senin gibi, o da görmektedir gözlerinde kendini. Ne sen tek kelime edebilirsin ne de o. Bakarsınız sadece göz bebeklerinizin ta içine. Belki de anlatmışsınızdır her şeyi, çıplak.

Yok ufacık da olsa azalmamıştır nöbetteki hasretlik, bir türlü dinmemiştir bu sağanak yağmur.

İmkansızlığın akıl almaz imkanlılığında kayboluyordu hayallerim. Ruhumdaki dolup dolup taşan ırmağın başı ve sonu yoktu. Kelimelerim yoktu söylenecek. Bir damla gözyaşı anlatmaya yeterken her şeyi, sessiz hıçkırıklarımda boğulmak kabuk bile bağlayamayan yarama tuz basıyordu. Üstelik rakibi ve amacı bilinmeyen bir yarış misali ya da bir çift boynuzun üzerinde duran tepsinin orta yerinde, ne tarafa gideceğini bilemeyen, önüne katılıp gideceği bir rüzgarı bile olmayan... hak etmiyordum. Taşınamayacak bir yük değildi ama bu zorlama ağır geliyordu çoğu zaman taşıyamayacağım kadar.

Ne güzel şey görmek gözlerini, sevmek seni... Bir enkaz olan varlığımın üzerine düşen gözlerin, yeniden dünyaya getiriyordu doludizgin.

Yüreğimde kanadı kırılmış bir kuş inadına uçmaya çabalıyorsa da bir türlü yerinden doğrulamıyor.Kanatlarını sonsuza açıp, özgürce yükselmek varken hayatın dipsiz girdabında, düşüvermiş bir zalimin toruna.

İşte şimdi tuttum bir dilek daha, kaysa da yıldız kaymasa da, inadına,

sana ve sevdaya...

destina...

Başa Dön