Demokrasi Adına Sıkılan Kurşunlar Ortadoğu ve Türkiye

Filistin de ise durum farklımı, hayır. Halkın seçimlerde Hamas'ı kurtarıcı olarak seçmesi ABD'nin yeniden demokrasi(!) ortamı oluşturmasına sebep oldu. Hamas'ın İsrail ile ilişkileri düzeltmesi gerekirken tam tersi bir durumun ortaya çıkması Filistin'i savaşın içine iyice çekti. ABD yine demokrasi(!) kılıcını çekip El-Fetih ve Hamas arasına yerleştirdi. Artık Filistin de yeni bir savaş vardı, adı da El-Fetih-Hamas.

yazı resim

Kendini demokrasinin kılıcı olarak nitelendiren ABD, Ortadoğu'da demokrasi adına sıktığı ilk kurşun Irak'tı. Irak'a demokrasi(!) getirmek amacı ile hırçın çocuk Saddam Hüseyin'e artık dur demek gerekiyordu ve dendi. Artık demokrasi(!) Irak'ta idi. Binlerce ölü, yaralı ve harap olmuş bir ülke. Daha sonraları kılıcını bir türlü kınına koyamayan ABD, Irak'ta yeni bir strateji geliştirdi; ama bunları hep demokrasi(!) adına yapıyordu. Sunni-Şii çatışması. Bir ülkenin halkının sana olan bağımlılığını sürdürmek için hâkimiyetin altında olan toplumların arasına nifak tohumlarını ekersin sonra kendini hakem seçtirip güya o toplumun refahı için çıkış yolları üretmeye çalışırsın; ama üretilen her çıkış yolunu tıkarsın ki o toplum daima sana itaatkâr ve bağımlı olsun. İşte ABD Sunni-Şii çatışması ile kendi egemenliğini daha da kuvvetlendirmek istiyor ve bunun adını demokrasi(!) olarak adlandırıyor.

Filistin de ise durum farklımı, hayır. Halkın seçimlerde Hamas'ı kurtarıcı olarak seçmesi ABD'nin yeniden demokrasi(!) ortamı oluşturmasına sebep oldu. Hamas'ın İsrail ile ilişkileri düzeltmesi gerekirken tam tersi bir durumun ortaya çıkması Filistin'i savaşın içine iyice çekti. ABD yine demokrasi(!) kılıcını çekip El-Fetih ve Hamas arasına yerleştirdi. Artık Filistin de yeni bir savaş vardı, adı da El-Fetih-Hamas.

Ortadoğu'yu Lübnan ile İsrail arasında vuku bulan rehine asker olayından dolayı yine çalkantılı bir dönem bekliyordu. İsrail bir vatandaşının uğruna binlerce Lübnanlıyı öldürmek için tereddüt bile etmemişti. Birleşmiş Milletlerin duruma müdahalesine bile aldırmayan İsrail, dünyanın gözleri önünde binlerce masum Lübnan vatandaşının üstüne top ve mermi yağdırdı. İsrail'in tüm dünyaya verdiği mesaj "Benim vatandaşımın dünyanın en değerli insanıdır" imajı idi. (Ya ülkemizde şehitlerin değerini kim ödüyor?) İşte demokrasi anlayışı İsrail'in bu olsa gerek.

Ve Türkiye. Son günlerde ülkemizde oynanan oyunlar hiçte farklı değil. Demokrasi (!) adına halkımızın arasına ekilen nifak tohumları gün geçtikçe etkisini daha da giderek artırmaya başladı. Bunun adı ülkemizde seçim propagandaları olarak nitelendirebiliyor. Kaynaklarının nereden olduğu belli olan sivil toplum kuruluşları adı altında ülkenin demokratik yapısına bürüneceği safsataları ve en önemlisi Türkiye'ye Irak'a sınır ötesi operasyonu yapma zorunluluğu yüklenmesi ülkenin birliğini bozmak isteyenlerin bir demokrasi(!) oyunudur. Bugün, İsrail’in Filistin’de yapmış olduğu soykırıma karşı duygusal davrandığımızdan bahsediliyor. Amerika’nın Birleşmiş Milletler toplantısında “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” demecinden sonra Birleşmiş Milletlerde İsrail’i kınayamadı. Bizlerin artık kınamanın ötesinde bir şeyler yapması gerekiyor. Ateşkesin ilan edilmiş olması bu durumun burada kapatıldığı anlamına gelmemelidir, gelmeyecektir. Tüm dünya bir an önce bu uykudan uyanmalıdır. Bir yerlere Bayrak dikmekle artık güçlü olunmuyor. Güçlü olmak dengeleri belirlemekle olur. İçimizdeki hainlere dikkat edelim asıl önemli nokta burası. Dışarıdakileri zaten çok iyi biliyoruz.

"Unutmayalım güneş yarın bizim üzerimize doğmayabilir."

Yusuf Nuyan

Başa Dön