Deli Serpil

Sarışın, tombulca, akli dengesi yerinde olmadığı belli olan genç bir kız görürdüm yeni taşındığım kentin sokaklarında

yazı resim

Sarışın tombulca, akli dengesinin yerinde olmadığı belli olan genç bir kız görürdüm yeni taşındığım kentin sokaklarında. Oldukça dikkatimi çekmişti. Zira bu kızın oldukça benzeri birini görürdüm İzmir’de Basmane civarında. Bu o kız mıydı, yoksa ona benzeyen biri mi. İzmir’deki terlik altına takunya giyer, şakırdata şakırdata yürürdü. Bu ise normal ayakkabı giyiyordu. Ama aradaki benzerlik şaşırtacak kadar fazlaydı. İkisi de sarışın. İkisi de zihinsel özürlü.Kentin yerlilerinden birine sorduğumda
Deli Serpil diye yanıt aldım. Ona buna ver on kuruş diye asılır, on kuruştan başka da para tanımaz. Topladığı on kuruşları biriktirir, kendisine çeşit çeşit giysiler alır, yer içer, gezer tozar diye tanıtmıştı bana Deli Serpil’i. Doğrusu bu kız çok şaşırttı beni. Zira İzmir’de buna oldukça çok benzeyen bir kız var. O da bunun gibi zihinsel özürlü.
Ha o mu? O bunun teyzesinin kızı. İkisini yan yana koy, biribirinden ayıramazsın onları. O İzmir de gördüğünü alıp götürürler ama, bunu kimse götüremez. Bu ırzına namusuna düşkündür. Bir gün bana da geldi.
Ver ulan on kuruş dedi. İkiletmeden verdim on kuruşu. Parayı cebine koyarken sordu?
Beka mısın sen ulan “bekar mısın”
Ne o gözüne mi kestirdin yoksa
Astir ulan, benim yavuklum yok mu sanıyon sen dedi ve gülerek uzaklaştı. Serpil her gelişinde on kuruşu esirgemediğimi görünce, dükkanıma sık sık gelmeye başladı. Durumu gören komşularımdan biri
Ne o yahu, çok mu seviyorsun Serpil ‘i. Her gelişinde ona para veriyorsun dediğinde
Elbette veririm. O benim yavuklum. Bu yanıtım Deli Serpil ‘in çok hoşuna gitmişti. Nerede görse yanıma sokulur, bir dirsek vurur, candan bir gülümsemeyle
Hadi ver bakalım yavukluna on kuruş derdi. Vermekte nazlanır gibi yapardım. Koluma girer
Hadi kırma yavuklunu, ver şu on kuruşu da gidem derdi.
***
Aradan yıllar geçti. Yıllar önce ayrıldığım kente eşimin tayini nedeniyle tekrar yerleştim. Bir gün eşimle kol kola yürürken bir dirsek ve omuz darbesiyle sarsıldım. Neredeyse eşim ile birlikte yere yıkılacaktık. Kim bu ayı diye hışımla çarpana baktığımda, çarpanın eski yavuklum Deli Serpil olduğunu gördüm. Oldukça şişmiş, bir bidondan farksız hale gelmiş.
Hani ulan sen benim yavuklumdun, bu yanındaki ne diye sordu gülerek. Eşimde bet beniz atmıştı. Eyvah demiş kendi kendine. Bekarlığında düşüp kalktıklarından biri her halde. Vay başımıza gelenlere dercesine şaşkın şaşkın bakmakta. Ben se oldukça sakın
Bu benim karım, sen de benim yavuklumsun dedim gülerek.
Öyleyse ver bir yirmibeş kuruş te kendime şalvar alayım. Hemen elimi cebime attım. Bir lira çıkarıp uzattım.
Bu olmaz dedi yirmibeş kuruş verecen. Eşime döndüm,
Bu deli para hesabından anlamaz. Varsa yirmibeş kuruş ver dedim. Eşim çantasından çıkarıp verdi. Serpil parayı aldı ve gülerek uzaklaştı.
Ne zaman yolum o kente düşse, Serpil beni gördüğünde koşarak yanıma gelir, dirseğiyle vurarak, enflasyona uydurduğu birimle yavuklu harçlığını ister.

Özcan NEVRES

Başa Dön