Geçmiş zaman uygarlıkları için mitolojik değerler üretebilmekte önemli bir meziyetmiş doğrusu. Kazanılan tecrübelerin, geliştirilen kolektif bilincin, sonraki nesillere aktarımında ya da rekabet halinde yarışan diğer alternatif eğilimlerle boy ölçüşebilecek yetenek ve donanımda, ikna gücü yüksek değerler koymak ortaya, o toplumlar için öyle dışarıdan göründüğü şekliyle hiçte kolay bir uğraş olmasa gerek. Peki, doğruluğu önemli miydi bu değerlerin? Doğruluk, realiteye uygunluk mu olmalıydı? ya da amaca uygun sonuçlar elde etmenin dışında başkaca nasıl tanımlanabilirdi ki vicdan da ağırlık oluşturmaya başlayan bu kavram? Sanırım toplumlar için metodolojik, objektif düşünce ile efsane ve mitolojik inançlara yönelmek şeklindeki ayrım bu noktadan itibaren belirmeye başladı. Deizm; yüce bir yaratıcının, insan aklı ve ihtiyaçlarınca reddedilememesi gerçeği karşısında inkâr psikolojisinin ürettiği, zihinleri bulandırmak amacıyla geliştirdiği bir çözüm metodolojisinin adı. Ön yargılardan arınıp, hakkı teslim etmek, insaf ve adalet duygularının samimi, içten, açık söylemlerinden ürkerek toplum vicdanını rahatsız edecek gizli amaçlarına ulaşmada kapalı, estetik duygulara yönelen ezoterik, şekilci ve sıradanlığa yatkınlığı olan ilkelliği ikna etmede yüksek bir becerinin çapı ve cürümü, deizm.
Aydın AKDENİZ