Dağlar, Atkı, Yeşil, Yara ve Gidişin

gözlerimin hüzün buğusu

yazı resim

Yeşil atkı duruyor hala
Gözlerim hala yeşil...
Bir türkü dudaklarımda.

Köz içinde...

Anlatısı zor zamanların içinden çekip çıkardığım bir cümlenin içindeydin sen. Hep var olanın aksine hep var olacak olandın sen. Güz aşımı bir yağmurluk toprak kokusu kadar keskin olduğunu bilseydim eğer, cümlelerimin hiç birine adının baş harfini yazmazdım. Hani iman ettiğim harfi...

Yeşil atkın hala duruyor. Hani dağlar duman iken, ellerinin duası, gözlerinin yaşı ve yokluğum ile ördüğün... Gözlerime uyak düşsün diye aynı tonda ördüğün...
Kurşunlar yağarken sağanak halde sarındığım, korunduğum, koruduğum atkı... Hala orada. Yüzüme en yakın yerde duruyor. Senin gözlerinle ben ağlıyorum iplik iplik...
Uzunca zamandır kelam edemiyordum. Bir ayrılığa denk düşeceğini bilemezdim.
Bilemezdim bir atkının ömrümü sarabileceğini....
Zemheri sarıyor istanbulu. Ben gidişine inatla sarınacağım atkına. İçimde ki yaralara inatla merhem sürmeyip, kanatacağım en acı tümcelerle...

Bilmeyeceksin.
Ama atkı bilecek.
Sen sarmasan da bir daha, bir daha sarmak istemesen de, basit dünyevi arzuların peşinde sürüklenip ufuk çizgisinde yitip gitsen de atkı bilecek içimde ki yaranın sen olduğunu...
Bütün üşümelerimin sen olduğunu...

mehmed asım
Bir atkının yeşil öyküsü...

aralık ikibinyedi

Başa Dön