…yerlere dağılmış eski dergiler arasında, bağdaş kurup oturduğum yerde elimde tutuğum eski bir defter sayfasına yazılmış bu sözleri okuyorum. Bir şeyler canlanıyor gözlerimde, anıların baladında gidip gelmeler, karşımda eski bir sandık, kapağı açık içindekiler dağılmış sağa sola, oda karmakarışık. Bir bahar temizliğinde bulunan eski sırları tutuyorum elimde. Kalbim yine hızla çarpıyor, nefes nefese kalıyorum.
Bir günde, tam bir günün en başında, yani bir sabah, henüz sabahın ilk saatinde başlayan ayrılık. Bir gün önce son sevişme ve senden başkası yok deyip ve ondan öncesi… hep onun için yaşanmış yıllar ve inanılmış yıllar, güvenilmiş.
‘’paramız bitti mi canım’’, ‘’ziyanı yok biz idare ederiz’’, ‘’durum o kadar kötü mü’’, ‘’keşke param olsaydı hepsini verirdim’’, ‘’ne yapalım benim de nikahım var, onu vereyim’’, ‘’seni kurtaracaksa olsun, ayrılırız’’, ‘’ne olur üzülme canım’’…
demek başka bir ilişki vardı, demek bunun içindi tüm yalanlar, iflas yalandı, yalandı bunalımlar. kocaman bir yalanın ortasında oturmuş elimdeki sayfaya okumadan bakıyorum, öylece kalakalıp.
Karşımda duran eski sandık kadar eski bir sayfa sanki, elimde tuttuğum bir kağıtta kalmış cinnet eşikleri atlayamadığım. İçeriden çocukların gülüşleri geliyor kulağıma, serin bir rüzgar esiyor ürperiyorum. Bir yerler açık kalmış olmalı, kapı çarpmasın, kalkıyorum yerimden elimdeki kağıdı buruşturup fırlatıp atıyorum açık pencereden ve pencereyi kapatıyorum. Bahar temizliğine devam etmeli…
_________________
]
Cinnet Eşiğinde Beklemeler
…yerlere dağılmış eski dergiler arasında, bağdaş kurup oturduğum yerde elimde tutuğum eski bir defter sayfasına yazılmış bu sözleri okuyorum. Bir şeyler canlanıyor gözlerimde, anıların baladında gidip gelmeler, karşımda eski bir sandık, kapağı açık içindekiler dağılmış sağa sola, oda karmakarışık. Bir bahar temizliğinde bulunan eski sırları tutuyorum elimde. Kalbim yine hızla çarpıyor, nefes nefese kalıyorum.