Sarılmak kadar narin bir günahtı. Yaşadığım her şey. Tanrı ne der bilemem. Dudaklarım kadar kirlenmemişti bedenim. Aklımdan geçenleri birer birer uçurumdan aşağı ittim ve şimdi sadece sen kaldın. Uçurumun ucunda bana sarılmanı bekliyorum. Bittince ben de düşeceğim sen kal orada.
Çok ağır gelirdi yaşananlar. Sanki bendim tek hakarete uğrayan ve hor görülen. Bir bulut kadar başıboş yaşamıştıM hayatı senin zokanı yuta kadar. Şimdi ağaca takılmış ulu ağacın yamacında yok olmaya yüz tutmuş yeşermiş, kokmuş bir bulut halindeyim. Ne yağabiliyorum, ne uçabiliyorum. Ağır gelmişti yaşattıkların, ağır geldi bedenime sığmadım, şiştim.