Çıkagelirdi.
Pala bıyıklı bir civan gibi
Karşısına dikilirdi.
Korkardı.
Bunca anı…
Hiç ses çıkarmadan
Üstelik bunca zaman
Nerede yaşardı?
Üstelik apansız…
Üstelik güpegündüz…
Bazen kağıttan bir kayık gibi
Batar giderdi.
Bazen ağzının kenarından sızan
Kan gibi!
Bazen de kusar gibi...
Gözpınarlarından gelirdi bazen ki;
En acımasızıydı gelenlerin…
Öyle bir hırsla gelirdi ki bazen
Pişmanlık yağardı bulutları üç gün.
Bazen görmezden gelirdi
Ama okyanusta bir ada gibi
Dururdu aslında o.
İlk aşk olurdu bazen filmin adı
Sevinirdi gizliden
Biletini alır girerdi hemen
Ama hep hüzünlü biterdi sonu
Bu anı: en hançerli olanı.
Çıkagelirdi ışıkçı
Gözbebeklerinde acımasız bir ışık
Işıkçı; yaşanılan andı.
Dekor hızla değişir, film kopar,
Anılar olanca öksüzlüğüyle yerde
Çıkagelirdi.
Çingene bohçasından dökülür gibi
Karmakarışık
Çocukluğu, hevesleri, ilk gençliği, memleketi…
Eğer kapatırsa kapısını
Kalırdı dışarda.
O vakit; küser giderdi anılar.
Med-cezir gibiydi.
Gelirdi
Ve giderdi.
O gelmezse kendi giderdi ayağına
Öyle sadıktı anılarına…