Cennet'e Giris Bileti

Benim de bir sorum var: / Parmak kaldırmadan konuşabilecek miyiz Tanrı’yla ötede,bir yerde? /

yazı resim

Bugün Cennet’ten arsa satıyorlardı
Revaklı avlusunda bir kilisenin.
Taksitlendirdim, ucuza bile geldi sayılır.
Biraz da günah çıkarttım.
Altın halem kafamda,
Kanatlarım sırtımda.

(Arsama ne yapsam acaba?
Ne eksem bahçeme?)

Yarın tohum almaya gideceğim
Mezarlıktaki geçitten.
Öyle tohumlar varmış ki;
Piyanolar bitiyormuş bir anda
Cennet’teyse bahçen.
Cehennemi söylemediler.
Korkarmışım, öyle dediler.

(Acaba yeşil puantiyeli perdelerim olur mu?
Piyanomu çalacak bir huri bir de.
Yetmez ki!..
Ben bir de çilekli pasta ısmarlayayım papaz efendiye.
Gelirseniz ikramım olsun diye.)

Çok sorulan sorulara baktım sözleşmede;
Toprağın altındaki yolculuk daha mı eğlenceli yeryüzünden?,
Saçlarım turuncuya döner mi öldüğümde?
Benim de bir sorum var:
Parmak kaldırmadan konuşabilecek miyiz Tanrı’yla ötede, bir yerde?

Ezan okuyor hoca.
‘Namaz kılmazsan eğer,
Cennet’i unut!’ dedi.
Esnedi bir de üstüne.
Siliverdi sevaplarımı da.
‘Günahkarsın sen!’ dedi.
‘Unut Cennet’i’ .

‘Ama’ dedim.
Kekeledim.
‘Benim biletim var Cennet’e,
Onaylı numarası mürekkeple.’
Bakıverdi tenimdeki dövmeye
Numaraları okudu.
‘Bir de camiye yardım et.’ Dedi.
‘Gönlünden ne koparsa’ diye ekledi.
Ellerim cebimde dolaştı.
Gönlümden değil ama,
Cebimden bir milyon koptu işte.
Karşılığında bir makbuz verdi.
‘Bunu kaybetme,
Vizeyi daha kolay alırsın Cennet’e’.

Ne dedi?
Hey Allah’ım!
Hay Allah’ım!

Cebimde biletler,
Kafamda devrilmiş sorular,
Tenimde acıyan numaralar
Ruhum kaybolmuş diye
İlan verdim.
Yok bir haber!
Ey şeytan!
Kaçırdın onu di mi?

Başa Dön