Evden eve, elden ele, dilden dile, gönülden gönüle Cengiz Nakliyat. Bir elin yağda bir elin balda. Oh! Ne rahat. Hayat sana güzel diyemesem de sen yan gel yat. Örümcek gibi kollarınla kadınları sarıyor, zehirli iğneni batırıp en hassas yerlerine onları uyuşturuyor, ağına yapıştırıp kozalara hapsediyorsun. Canın çektiğinde birinin canın çektiğinde diğerinin tadına bakıyorsun. Sana aynı şeyi deneyenin ise önce iğnesini kırıyor, sonra da kendini geri çekiyorsun. Seni senin silahınla vurmasına asla izin vermiyor, bu benim yapım, sen benim gibi olamazsın diyorsun. Sonra ana kilerindeki kadınlardan birinin tarihi geçince ya o kendini tüketince ya da sen artık ondan tad almaz hale geldikçe. Onun yerini yedeklerden biri alıyor. Ve kendisini ne zaman tadacağını merakla bekliyor.
Bu kadınlar kim bilir sende ne buluyor? Hangi suçları yüzünden kendilerini seninle cezalandırmayı seçiyor. Bunu onlar da bilmiyor. Ruhundaki yaralara aldırmayan, yenilerine kucak açan kadınlar bunlar. Kim bilir geçmişlerindeki hangi yara senin onlara kavuşmanı sağlıyor. Yalanlarına da sana açtıkları gibi kucak açıyorlar. Seninle anı yaşıyorlar ve sonrasını yaşama bırakıyorlar. Ta ki sabırları tükeninceye, senin değişmeyeceğini o inatçı kafalarına olduğu kadar yüreklerine de yazmayı başarana kadar. Aşık oldukları, arzuladıkları, özledikleri, nefret ettikleri, kendilerine kızmalarına, kendilerini affetmeye ihtiyaç duymalarını sağlayan adamın yaptıklarını kabul etmenin sonunda içlerindeki sevginin tükendiği ana kadar her biri kalacak yanında. Ve sen gerçekte hiçbirinin gerçekten değilsin yanlarında. Onlarla onların seninle yaptıkları gibi anı yaşamayı bile başaramıyorsun aslında. Anı yaşarken bile ya aklında ya elindeki telefonda bir başkası var. Ya ana kilerindeki kadınlardan biri ya da yeni tadına bakmak için ağını attığın başka biri.
Unutma yedi günahtan biri de oburluktur. Ve o oburluğun sonucu da günümüzde obezite olur. Belki de sen tanrıların yediği meyveyi arıyorsun. Sonsuz lezzeti ararken şeftalininde kayısınında elmanında eriğinde armudunda gerçek lezzetine ulaşamıyorsun. Aynı sigara içen insanın meyvenin gerçek lezzetini hissedememesi gibi sende hiç kimsenin aşkının, sevgisinin, tutkusunun gerçek anlamını ruhunda duyamıyor ve aslında sen kendi sevgisizliğinde kendi ruhuna ulaşamıyorsun. A.Ö.