Sana bu üçüncü mektubumu aşkın zindanından yazıyorum.
İnsan gerçekten sevdiği zaman özlemin tadı daha başka oluyor. O an dünyayı bağışlasalar göremiyorsun…
Aşkın kör karanlıklarında yolunu arayan bir ceylan yavrusunun ürkek kalp atışlarındasındır. Bu sevgiliye kavuşabilmenin soluksuz çırpınışıdır. Ya sevdiğine ulaşırsın yada bir avcının talihsiz kurşunu seni bulacaktır. İşte o anda yıkılırsın. Kalbine saplanan kurşun değil, sevginin hançeri olur, tükenirsin…
Şimdi sevginin ıssız ormanlarında yolunu arayan bir tutsağım. Elimi tuttuğum her dal seninle kırılıyor. Sana ulaşamamanın yankısını yaşıyorum. Dağlara ulaşabilirsem belki aşarım.
Denizi tekrar görebilecekmiyim, dalgalarla boğuşmaya razıyım…
Belki böylesi daha iyi. Hep bir umut yeşerecek içimde. Çektiğim acılar selamın olacak, öykü acılarla bile olsa surecek…
Sana kavuşacağım gün, seni kaybedeceğimden korkuyorum…
Sevdamı yargıladım
Prangaya mahkum ettim kendimi
Artik zindanlarındayım
Gökyüzünü görmesemde olur
Şu yoklugun olmasa