Büyüdükçe

büyüdükçe yalnızlaşıyormuş insan. içinde ki çocuk saklı kaldığından ve büyüdükçe, daha da artarmış anlamadıkları. düşündüğü ile gördükleri hep çatıştığından....

yazı resim

keşke, masallar gerçek olsaydı.
mucizeler bu masallarda vardı bu keşkelerde.
gerçekleşselerdi eğer....
büyüdükçe yalnızlaşıyormuş insan. içinde ki çocuk saklı kaldığından. hayatın eli uzanamıyor ya ona ve büyüdükçe daha da artarmış anlamadıkları. düşündüğü ile gördükleri hep çatıştığından.... hani iyilik kötülüğü yenerdi? ama, öyle değildi.

şansa inanmazken, şansında varlığını görmüşüz. çatışıyordu işte, düşündüklerimle gördüklerim.
davulun sesi, uzaktan hoş gelirmiş. yargılayan yargılayana bir dünya. hiç kimse duyamıyor tabi, içinde ki bağırtıların sesini.
yaşam, her insana bir görev veriyordu. kimini yargılayan kimini de yargılanan yaparak.
meğer, şanslı olanlar hep bu yargılayanlar oluyormuş, yargılanmadıklarından...
bir söz vardı; hayat senin karşılaştığın fırtınalara bakmıyor, sen gemini limana yanaştırabildin mi yanaştıramadın mı, onunla ilgileniyor.
sanırım, diğer şanslılarda denizde fırtına yerine tatlı meltemlerle yol alıp, gemisini kıyıya yanaştıranlardı. hayat buna önem veriyordu. oysa o, fırtınayla karşılaşmadan limana gelmişti. kıyıya demir atsada, karanın değerini bilmeyecekti.

aslında büyüdükçe, insan bir türlü anlayamadığı bu hayat yüzünden, inanmadığı o masallara bile inanmak istiyormuş.
çünkü, mucizeler masallarda vardı!................................

Başa Dön