bir Talip Güvel Şiiri

Yeni bir umut diye geldikleri, yeni bir hayat diye geldikleri, yeni bir dünya diye geldikleri Güvercinlik Köyü artık ebediyette kaldı onlar için Hepsini saygıyla anıyor, kendilerine Tanrıdan rahmet diliyorum. Talip Güvelin ölmeden önce Güvercinlik Köyüne yazdığı özlemini dile getiren şiiriyle yazımı noktalıyorum. Bir sevgi, bir özlem ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi: NE HABER? Rüyamda ben bazı, köyü görüyom, Söyle Oğuz, köyümüzden ne haber? Tüm elimize uzun ömür diliyom, Anlat Torun, elimizden ne haber?

yazı resimYZ

Karaca Köşe
Hakan Yozcu

Hayat, keskin bir kılıcın ucunda yalın ayak koşmak gibidir. Yaşamak, acıyı, kederi, hüznü ekmeğe katık etmek gibidir
İnsan olan mutlaka yaşamında tatmıştır acıyı, üzüntüyü, kederi Sıkıntıyı yaşamıştır, yoksulluğu görmüştür, açlığı tatmıştır; ama her şeye rağmen insan olmayı, insan kalmayı başarmıştır Onuruyla, azmiyle, çabasıyla ayakta kalmayı başarmıştır Hayatla mücadeleyi ömrünün son anına kadar bırakmadan sürdürmüştür
Geçmişte insanları etkileyen, onlara yol gösteren büyükler vardır Bu büyükler, adamı adam yapar Alır onu, çocukluğundan beri eğitir, büyütür
Dün bir şiir okudum Bu şiir, belki de şu an kadar okuduğum bütün şiirlerin en anlamlısı, en güzeliydi Özlem, hasret, sevgi, birlik ve beraberlik kokuyordu
Bu şiir, yılların ötesinden geliyordu Selam ve sevgi yolluyordu
Yıllar önce Güvercinlik Köyünde yaşamış Rahmetli büyüğümüz, ağabeyimiz Talip Güvelin şiiriydi
Talip Güvel, Güvercinlik Köyüne ve insanına duyduğu özlemi dile getiriyor Köydeki her vatandaşa selamlarını, saygılarını ve selamlarını iletiyor, şiirin o büyülü sözleriyle
Şiiri okuyunca dayanamadım Ağladım Ağladım Ağladım
Talip Güvel, belki de bu gün beni yapan, beni eğiten, beni bu günlere getiren bir büyüğümdü
Ben, daha ortaokula giderken, istisnasız her Pazar bize gelir, beni karşısına alır ve saatlerce anlatırdı. Yaşadıklarını, gördüklerini anlatırdı Okuduğu kitapları anlatırdı Yazarları anlatırdı Halk hikayelerini anlatırdı Belki de Leyla ile Mecnunu, Köroğlunu, Karacaoğlanı, Ferhat İle Şirini, Arzu İle kamberi ilk defa ondan duydum Her hikayenin sonunda da bana kıssadan hisse çıkarırdı
Çok gezmiş, çok yer görmüş bir insandı Talip Güvel Ben yine, Fransayı, Parisi, İtalyayı, Romayı, İspanyayı ondan öğrenmiştim. Avrupalıların yaşamlarını, giyimlerini hep ondan öğrendim. Meğer benim için bir hayat okulu öğretmeniymiş o Bunu yıllar sonra anladım
Üniversite yıllarımda da beni hiç yalnız bırakmadı. Yaz tatillerinde yanıma gelir, okuduğu kitaplardan anlamını çıkaramadığı sözcükleri bana sorar öğrenirdi Öğrenmenin yaşı yok derdi. Ve bana bu zevki o verdi
Bir gün rahatsız olduğunu öğrendik Türkiyeye gitti Hastalığı, geri dönmesine izin vermedi Son yıllarını hep özlemle geçirdi. Kıbrısa karşı, Güvercinlik Köyüne karşı hep ayrı bir sevgi besledi
Ölmeden önce son bir kez daha gelmek ve bu güzel toprakları bir defa daha görmek, herkesle helalleşmek istediyse de hastalığı buna izin vermedi
O da duygularını, hasretini, özlemini dizelere döktü
Halk Şiirinin o büyülü edasıyla dile getirdi bu özlemini Adeta bir Karacaoğlan edasındaydı şiiri Buram buram hasret, özlem ve sevgi kokuyordu dizeleri
Güvercinlik kokuyordu Mağusa kokuyordu, Kıbrıs kokuyordu
Yıllar önce gelip yaşadığı ve sıkıntılar çektiği Güvercinlik Köyüne yine de özlem duyuyordu aç kaldığı, susuz kaldığı, ışıksız kaldığı, araçların olmadığı bir dönemde yaya kaldığı Güvercinlik Köyü yine de büyük bir özlemle gözlerinde tütüyordu
Sorduğu, selam söylediği şiirdeki kişilerin hemen hepsi yok şimdi Dünyada Hepsi de geldi geçti bu Güvercinlik Köyünden Ne Torun kaldı, Ne Yozcu kaldı, ne Yusuf Çil, Hamza Topuz, ne Derviş Bertiz, ne Mehmet Keleş, ne Musa Tilim ve ne de kendisi Sevgili Abimiz Talip Güvel
Yeni bir umut diye geldikleri, yeni bir hayat diye geldikleri, yeni bir dünya diye geldikleri Güvercinlik Köyü artık ebediyette kaldı onlar için
Hepsini saygıyla anıyor, kendilerine Tanrıdan rahmet diliyorum.
Talip Güvelin ölmeden önce Güvercinlik Köyüne yazdığı özlemini dile getiren şiiriyle yazımı noktalıyorum.
Bir sevgi, bir özlem ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi:
NE HABER?
Rüyamda ben bazı, köyü görüyom,
Söyle Oğuz, köyümüzden ne haber?
Tüm elimize uzun ömür diliyom,
Anlat Torun, elimizden ne haber?

Orda yokuz; ama sizle yaşıyok,
Günde, sizin hayaliniz taşıyok,
Dostlar nasıl oldu, burada şaşıyok,
Yoscu Dayı pirimizden ne haber?

Köyde iken sıkıntılar yaşadım,
Acı, ekşi, sözleriniz boşadım,
Küçük büyük, her köylümü okşadım,
Musa Tilim serimizden ne haber?

Hastayım, derdimi silemiyorum,
Derdim engel, köye gelemiyorum,
Sizler nasılsınız bilemiyorum,
Hacı Koday dirimizden ne haber?

Ölene Tanrıdan rahmet dilerim,
Kalana konuşur benim dillerim,
Yediden yetmişe selam söylerim,
Yusuf Ağa Çilimizden ne haber?

Talip GÜVEL siz dostları arıyor,
Sizsiz geçen günlerini kınıyor,
Şimdi Kıbrıs nasıl, size soruyor,
Kuzey Kıbrıs yerimizden ne haber?

Başa Dön