Bir Sevda Türküsü -TUNA

Şafak rengi bir buluttan dökülen / Bereketli yağmurlarla ıslanmaya / Ne gerek var? /

yazı resim

Sakın sevdalanma olur mu yüreciğim?
Kuş gibi çırpınmaya başlama sakın.
Sana bakan bütün gözlerde
Onun gözlerindeki tatlı sıcaklığı bulup
Etrafına budala gibi sırıtmayı kes.
Rüzgarın yaprakları hışırdatışında
Onun sesini dinlemeyi bırak.
Onun elinin sıcaklığından olduğunu sanma
Güneş seni okşarken içinin ısınmasını.
O da bu dünyada yaşıyor diye
Dünyaya gülen gözlerle bakıp durma.
Sakın, ama sakın sevdalanma.

Bırak herşey olduğu gibi kalsın.
Gör şehrin bütün kirli sokaklarını,
Döküntü evlerini,
Çökmüş insanlarını,
Solmuş çiçeklerini.
Ne olacak ki sevdayla dolup taşsan?
İçini kıpır kıpır eden coşkuyla
Çökmüş ruhları canlandırsan,
Döküntü evlerin bahçelerinde
Taptaze çiçekler açtırsan
Eline ne geçecek?

Ne gerek var sevdalanmaya?
Sen kanını pompalamaya bak yüreciğim
Dokunmayan ellerine,
Solgun bakışlı gözlerine,
Seni taşımaktan bıkmış ayaklarına,
Kanı ateşe çevirmeyi unutmuş,
Hesaplara boğulmuş beynine.

Tanıma hiç keskin sızısıyla özlemin,
Baş döndüren neşesiyle kavuşmanın
Engel tanımaz bir sel gibi zorlayıp açışını
Yaşamın üzerine kapanmış kapıları.

Onu yitireceğim diye korkmayı,
Yitirdiğinde üzülmeyi,
Yokluğunun acısı bile yeni güzelliklere gebe
Bir şeye sahip olmanın zenginliğini,
Ne kadar içsen doyamayacağın bir şarabın
Seni kendine geri getiren sarhoşluğunu
Bilme hiç.

Kasvetli, can sıkıcı düşüncelerle boğuşarak
Yatakta dönüp durmak varken,
Yumuşacık yastıklara gömüp başını,
Uyumadan önce binbir çeşit hayale dalmaya,
Homurdanarak gri bir güne uyanmak yerine
Düşlerinde onu gördün diye
Sabahları güne neşeyle gözlerini açmaya
Ne gerek var?

Seni saran örümcek ağlarının ortasında,
Canının çektiği her şeye bir bedel ödeyerek
Güvenlik içinde, hiç kımıldamadan oturup
Örümceğin geleceği anı beklemek dururken
Sevdanın kanatlarına tutunup
En yüksek dağların tepelerine çıkmaya,
Kendi ellerinle yaptığın kafesini
Her gün biraz daha sağlamlaştırmak dururken
Mavi göklerde süzülmeye,
Şafak rengi bir buluttan dökülen
Bereketli yağmurlarla ıslanmaya
Ne gerek var?

Onun tek bir sözüyle, bir dokunuşuyla
Ya da dokunur gibi bakışıyla
İçine dolduracağı sevincin verdiği gücün
Baş etmeye yeteceğini sanıyorsun öyle mi
Bütün acılar, üzüntüler, yokluklarla?
Dünya yaşamaya değer mi olacak gözünde
Uğruna çarpacağın birini buldun diye?
Saçmalama.
Sakın, ama sakın sevdalanma.

Ama niye anlatıyorum ki bunları sana?
Sen ezelden sevdalanmışın be yüreciğim.
Sevdalanmışın yıldızlara,
Bozkırda açan çiçeğe,
Dalganın üstündeki beyaz köpüğe,
Kanatlarında baharı getiren kırlangıca,
Kırlangıcın getirdiği bahara.
Sevdalanmışın bir kere
Binlerce karanlık gecenin ardından
Her sabah masmavi sularıyla yıkanıp
Pırıl pırıl yeniden doğmayı öğrenmiş
Şu bilgeler bilgesi kente
Ve de o kentin gelmiş geçmiş, geçmemiş insanlarına.

Yani sözün kısası
Sevdalısın dünyaya,
Sevdalısın yaşama,
Sevdalısın insana.
Ee bu kadar sevdalı olunca
Niye sevdalı olmayasın ki bir de yâre.

Başa Dön