Bir Mr Hikayesi... Rüveym ve Ben...

asıl yalnızlığa ne kadar hazırız?..

yazı resim

Mersin I.M.C özel hastanesi MR ünitesinde buldum kendimi
Son zamanlarda boynumdan omuzlarıma uzanan ve çoğunlukla uzun süreli bilgisayar
çalışmaları ya da tv karşısında şekilsiz ve düzensiz şekerlemelerden sonra
yakalayan ve kımıldamaz hale sokan dayanılmaz ağrılar aniden atıvermişti
bu tünel kılıklı,soğuk makinenin karşısına
Oldum olası az gitmişimdir doktorlara
Nedendir bilemem bu Beyaz önlüklü sağlık cengaverlerini gördüğümde
kendimi daha çok hasta hisseder,olmayan yerlerden birden ağrılar ve sızılar feveran
etmeye başlayıverir tüm bedenimde,vücut kimyam bozulur
Hoş,zaten verdikleri ilaçları da Ayaklı Eczane dediğim ve yarım eczacı kadar
ilaçlar konusunda bilgi sahibi olan ve isimlerini benim ismime eşdeğer derecede
unutmayacak kadar sağlam bilen eşim takdim eder de öyle içerim zinhar aspirin ve gripinden başka ilaç adı bilmeyen ve ilaveten çocukların ateşi sayesinde Peditusu
tanıyan ve öğrenen benim için ilaç içmek bile çoğu zaman lüks oluvermiştir
Neyse doktor beyin birkaç ekserzisinden sonra teşhis MR sonrasına kaldı
MR dediğin nedir ki,röntgen gibi birkaç dakikada verir çıkar sonra da doktor beyin
dudaklarından teşhis dökülür ve eşimle benim ilaç randevularım başlar diyerekten girdim
MR odasına
İçerisi loş bir karanlık,hafiften serin bir esinti ve yine hafiften makine sesleri geliyor
Genç görevli arkadaş;..
-Hocam,sizi şöyle alayım ve ayakkabıları çıkarıp uzanalım,dedi ama ben,tüneli görür
görmez merhum Kemal Sunal gibi kıbleden tarafa değil de umarım hortumdan tarafa
uzatırlar da kafa bu tarafta dışarı kalır,diye içimden hesap yaparken kara haber gecikmedi;..
-Hocam,başınızı sabitleyeceğim ve MR müddetince hiç kımıldamadan bekleyeceksiniz,biraz gürültü olacak ama onu da kulaklarınızı tıkayarak gidermeye çalışacağız,diyerek sözde soğukkanlı triplerinde olan bendenizin kafayı sabitleyip kulakları tıkadı ve ne yazık ki kıbleye doğru yolcu etti!!..
Önce gözlerimi kapatıp bu karanlık dehlizin etkisinden kurtulayım,dedim ama hafifçe
tersten içeri doğru girince kollarımın dar bir alanda sıkıştığını hissettim
Gözlerimi açar açmaz birilerinin sanki beni bir mezara kapatıp boğmaya çalıştıkları hisi ve korkusuna kapıldımİşte o anda delikanlılık ve soğukkanlılık triplerini hemen yolcu
Ettim ve bağırmaya başladım;..
-Çıkarıııııın beni buradaaaaaannn!!!
Bir,iki ses ama cevap yok,gelen yok,bu defa vücudumdan çıkan soğuk terlerin tesiriyle daha gür bir ses ile feveran ettim,..
-Çıkarııııııııııııın benii buradaaaaaaaaannn!!!!
Eşim odanın dışından duymuş sesimi ve sohbete dalmış olan görevliye haber vermiş,çocuk hızla içeri girdi ve beni hemen çekti dışarı
Doğrulduğumda sayısız oksijenin beni gülümseyerek kucakladığını ve rahatladığımı hissettim
İlk cümlem şu oldu görevli arkadaşa;..
-Burada böyle olursak mezarda halimiz nicolur?..
Genç görevli bu tip sorunlarla ve sorularla çok karşılaşmış olacak ki;..
-Buradan çıkış var ama oradan çıkış yok ne yazık ki hocam,dedi
Cevap çok usturuplu ve yerindeydi hani
İkinci kez nasıl gireceğimin endişesi içindeyken ve muhasebesini yaparken birden ötelerden
bir Gaib Misafir çaldı hafıza dağarcığımın kapısını;..
-Tanıdın mı beni,Ben Rüveym,Tabiinden Rüveym!..
Evet,hafızam aniden çıkarıverdi bu misafiri,unutamadığım,çoğu zaman arkadaşlar ve dostlarla
paylaştığım,sıkça yad ettiğim bir isimdi bu;Hz.Rüveym
Onu bu denli unutulmaz kılan yaşam metodu,kendine çizdiği mücadele biçimiydi
Bilgeliğin verdiği sebat ve azim timsaliydi O
Yaşadığı dönemde kendi küçük,mütevazi ama mana bakımından içi oldukça geniş ve zengin bir fakirhanede ikamet eden bu Zahid Bilgeyi diğerlerinden farklı kılan bir yanı vardı;..
O,hayattayken evini kendine kabir edinmişti!..
Odasının ortasına kazdığı bir mezarı vardı bu Bilge kişiliğin
Gece geç vakit oldumu nefs muhasebesini yapar,dua eder ve sonra
kazdığı mezarın içine girerek;..
Onlar o ceza gününde;..
Ey Rabbimiz bizi tekrar dünyaya gönder de bu defa yalnız sana ibadet edelim,yalnız senin için yaşayalım. Ayetini okur ve;..
-Haydi bakalım ey Rüveym!..
Rabbin sana izin verdi ve seni yeniden dünyaya gönderdi,bakalım verdiğin sözde duracak mısın,der sonra kalkar ve bütün geceyi ibadet ve taatla geçirir,gözyaşları sakallarını ıslatıncaya kadar dua ederdi
Ömrünün sonuna kadar bu bu çizgisinden sapmadı bu Bilge Adam
Hesaba çekilmeden hesabını yapanlardan oldu
Ve o Gaib Misafirin ardından bana öyle bir serinlik geldi ki;..
-O,bütün bir ömrü boyunca böyle bir tünelde nefsini hesaba çekti,ölmeden önce öldü;sen de
hiç olmazsa 15 dakikalığına kendini hesaba çek,ölmeden önce öl,dedim ve Genç görevliye;..
-Haydi göreve! diyerek gözlerini kapatmış bir ölü gibi yeniden tünele girdim
Hz.Rüveym ile sadece 15 dakikalığına rolleri değişmiştik
Ne karanlık ne bir korku ne de gelen takırtı ve tıkırtılar etkilemedi beni,düşündüm ve 15 dakikada alemlerden Aleme yolculuk ettim,etmeye çalıştım
Süre dolup çıktığımda aslında bizi boğan ve bunaltanın bu küçük tüneller değil
başından sonuna kadar çıkmazlar ve buhranlar anaforunda bizi cendereye alan
ışıklı ve renkli dünyanın olduğu idrakine vardım
Bu 15 dakikalık mücadeleden muzaffer komutan edasıyla çıkan bana gülümsedi
Hz.Rüveym
Ve sordu;..
-Asıl yalnızlığa ne kadar hazırsın?..

selamlar,

] ] ] ] ] ]

Başa Dön