kadınım, hoşgeldin...
hoşgeldin yüreğime, hoşgeldin sevdalım...
en çok yorgun bakışını özlemişim
ömründeki çizgiler hala aynı
buruşmuş biraz umutların,
kim bıktırmış seni gelecekten bilmiyorum
yine de yarınlarıma hoşgeldin kadınım...
parmağınla oynayıp yine yakmışsın canını, belli
bir türlü vazgeçmedin yaralarını kanatmaktan
zayıflamışsın,
biraz daha incelmiş parmakların
ve saçların...
kısaltmışsın
ilk defa farkediyorum saçlarının kıvırcık olduğunu
yüreğinin yorgun olduğunu ilk defa görüyorum
kim almış kulaklarından türkülerini bilmiyorum
yine de sazıma hoşgeldin kadınım
yurdum viran oldu sen gidince
şiirlerim öksüz kaldı
avuçlarım kanadı kalemine baktıkça
kağıdım, kalemim...
hoşgeldin
sen gidince suç oldu türküler
mısralar fermanlara gerekçe
haram sayıldı güneş
denizleri yitirdik
yıldızları çaldılar gökten
tellerini kırdılar sazların
halaylar zincir oldu bileklere
yaktılar yeşilleri...
kazım da gitti sen gidince
göremeden seni, yol aldı sonsuzluğa
susturdular umutları
söndürdüler...
karanlığıma hoşgeldin kadınım..
en çok seni bekledim
en çok özlenenim
hoşgeldin...